Jump to content

Hayata geliş amacımız hakkındaki fikirler


Max Stirner

Recommended Posts

Bu konuda fazla bilgi sahibi değilim. Düşüncelerimi nasıl toplayacağım, onu da bilmiyorum, sadece herkesin bildiği bazı gözlemlerim var. Kısaca hayata geliş amacımız, türümüzün devamını ve üstünlüğünü sağlamak, tıpkı hayvanlarda olduğu gibi. Yine hayvanlarda olduğu gibi dişiler eş seçiminde ya en kaliteli genlere sahip ya da yavruları ve kendisini en iyi şekilde besleyip koruyup ihtiyaçlarını karşılayacak erkekleri seçiyor.

Tıpkı vahşi doğa da olduğu gibi en iyi genlere sahip olmayanlar ya da güçlü bir aileden dünyaya gelmeyenler ya da hayatla mücadele edecek duruma gelmeden ebeveynleri ölenler vahşi hayvanlara yem olmuyor ama hayatta başarısız oluyorlar. Dişiler zaten Emile Zola yaşama sevinci kitabındaki evin kedisi gibi davranabiliyor. Hormonlarimiz sonucu karşı cinse dair oluşan cinsel dürtü ile dünyaya geliyoruz. Bunun sebebi de türümüzü devam ettirmek ve üstünlüğünü sağlamak.

islam´da kainattaki işleyişe bakıp düşünerek yaratıcının varlığını bulmak üstün bir ibadet şeklidir. Benim gözlemime göre ilahi bir yaratıcının kendi ruhundan bize üflemesi ve onun şefkati ile bir sınav için hayata gelmiyoruz. Semavi dinlere göre hayvanların ruhu yok, onlar sadece türünü devam ettirmek için deviniyorlar. Ama ilahi ve üstün şefkatli mükemmel bir yaratıcının kendi ruhundan bizim ruhumuza üfledilği biz insanoğlunun doğaya, hayvanlara, bitkilere, birbirine ve hatta uzaya bile verdiği zarar ortada. Bu noktada bize kendi ruhundan üfleyen mükemmel ilahi yaratıcı nasıl bir kötülük abidesi olur?

Hümanist bir insanım, ama aklıma takılan bir soru da eğer Naziler başarılı olsa idi ve hepimiz Aryan ırkından sarışın mavi gözlü uzun boylu geniş omuzlu atletik zeki ahlaklı ve kalıtsal hastalıklar olmadan sigara ve alkol bağımlılığına yatkınlık psikolojik sorunlara yatkınlık vb gibi dünyaya gelsek, yöneticiler dâhi türün en üstün ve kaliteli şekilde hayata devam etmesi için çalışsa, insan türü için daha iyi olur muydu acaba?

Sonuçta bu durumda insan türü üreme dürtüsünün asıl amacını yerine getirmiş olurdu. Bu sadece bir fikir. Peki, günümüzdeki gerçek dünyada zaten hayata gelmiş olan bizler hayatta ne yapmalıyız, amacımız ne olabilir?

Ben kendim olabildiğince zihinsel ve bedensel olarak kendimi geliştirmek için çabalıyorum. Ama yine bana göre bugün Türkiye dahil, 3. Dünya ülkelerindeki sistem insanların gerçek potansiyelini ortaya çıkarmasına bir engel ve gerçek anlamda özgür olmasını istemiyor. Bu aralar bir anlam arayışındayım hayatta ne yapmamız gerek?

Sevmedigimiz ve bizi körelten bir işte çalışmak, olmayan bir yaratıcının cennet vaatleri için ibadet etmek, çürümüş ve kokuşmuş bir devlet ya da toplum için özveri de bulunmak, vb olmasa gerek. Peki, ne yapmalı, ne için çalışmalı, vaktimizi ve enerjimizi nasıl kullanmalıyız?

Özellikle ateist-bakış dan bir cevap bekliyorum 

  • Thanks 1
Link to comment
Share on other sites

13 saat önce, Frankenstein yazdı:

Bu konuda fazla bilgi sahibi değilim düşüncelerimi nasıl toplayacağım onu da bilmiyorum sadece herkesin bildiği bazı gözlemlerim var.Kısaca hayata geliş amacımız türümüzün devamını ve üstünlüğünü sağlamak tıpkı hayvanlar da olduğu gibi.Yine hayvanlar da olduğu gibi dişiler eş seçiminde ya en kaliteli genlere sahip yada yavruları ve kendisini en iyi şekilde besleyip koruyup ihtiyaçlarını karşılayacak erkekleri seçiyor.Tıpkı vahşi doğa da olduğu gibi en iyi genlere sahip olmayanlar yada güçlü bir aileden dünyaya gelmeyenler yada hayatla mücadele edecek duruma gelmeden ebeveynleri ölenler vahşi hayvanlara yem olmuyor ama hayatta başarısız oluyorlar.Dişiler zaten Emile Zola yaşama sevinci kitabında ki evin kedisi gibi davranabiliyor.Hormonlarimiz sonucu karşı cinse dair oluşan cinsel dürtü ile dünyaya geliyoruz.Bunun sebebi de türümüzü devam ettirmek ve üstünlüğünü sağlamak.islam da kainattaki işleyişe bakıp düşünerek yaratıcının varlığını bulmak üstün bir ibadet şeklidir.Benim gözlemime göre ilahi bir yaratıcının kendi ruhundan bize üflemesi ve onun şefkati ile bir sınav için hayata gelmiyoruz.Semavi dinlere göre hayvanların ruhu yok onlar sadece türünü devam ettirmek için deviniyorlar.Ama ilahi ve üstün şefkatli mükemmel bir yaratıcının kendi ruhundan bizim ruhumuza üfledilği biz insanoğlunun doğaya hayvanlara bitkilere birbirine ve hatta uzaya bile verdiği zarar ortada.Bu noktada bize kendi ruhundan üfleyen mükemmel ilahi yaratıcı nasıl bir kötülük abidesi olur ? Hümanist bir insanım ama aklıma takılan bir soru da eğer Naziler başarılı olsa idi ve hepimiz Aryan ırkından sarışın mavi gözlü uzun boylu geniş omuzlu atletik zeki ahlaklı ve kalıtsal hastalıklar olmadan sigara ve alkol bağımlılığına yatkınlık psikolojik sorunlara yatkınlık vb gibi dünyaya gelsek  yöneticiler dâhi türün en üstün ve kaliteli şekilde hayata devam etmesi için çalışsa insan türü için daha iyi olur muydu acaba ? Sonuçta bu durumda insan türü üreme dürtüsünün asıl amacını yerine getirmiş olurdu.Bu sadece bir fikir peki günümüzdeki gerçek dünya da zaten hayata gelmiş olan bizler hayatta ne yapmalıyız amacımız ne olabilir ? Ben kendim olabildiğince zihinsel ve bedensel olarak kendimi geliştirmek için çabalıyorum.Ama yine bana göre bugün Türkiye dahil 3. Dünya ülkelerinde ki sistem insanların gerçek potansiyelini ortaya çıkarmasına bir engel ve gerçek anlamda özgür olmasını istemiyor.Bu aralar bir anlam arayışındayım hayatta ne yapmamız gerek ? Sevmedigimiz ve bizi körelten bir işte çalışmak olmayan bir yaratıcının cennet vaatleri için ibadet etmek çürümüş ve kokuşmuş bir devlet yada toplum için özveri de bulunmak vb olmasa gerek. Peki ne yapmalı ne için çalışmalı vaktimizi ve enerjimizi nasıl kullanmalıyız ? Özellikle ateist-bakış dan bir cevap bekliyorum 

Sen sadece bilinçinin bir ürünüsün, fazlası yok. Yaşamın beyninin belli bir seviyede bilgiyi ve kabiliyeti toplaması ve sırada onu kullanıp hayatı yaşamak kalıyor. Bu, primat olarak ayağa ilk kalktığımızdan beri devam eden bir süreç. Üstün insan olmak olsun hedefin. Bu arada tanrıyı araman çok mükemmel bir şey. Takdirleri fazlasıyla haketiyorsun.

Düzenlenme: moderator tarafından
İmla hataları
  • Thanks 1
Link to comment
Share on other sites

4 saat önce, Frankenstein yazdı:

Bu konuda fazla bilgi sahibi değilim düşüncelerimi nasıl toplayacağım onu da bilmiyorum sadece herkesin bildiği bazı gözlemlerim var.Kısaca hayata geliş amacımız türümüzün devamını ve üstünlüğünü sağlamak tıpkı hayvanlar da olduğu gibi.Yine hayvanlar da olduğu gibi dişiler eş seçiminde ya en kaliteli genlere sahip yada yavruları ve kendisini en iyi şekilde besleyip koruyup ihtiyaçlarını karşılayacak erkekleri seçiyor.Tıpkı vahşi doğa da olduğu gibi en iyi genlere sahip olmayanlar yada güçlü bir aileden dünyaya gelmeyenler yada hayatla mücadele edecek duruma gelmeden ebeveynleri ölenler vahşi hayvanlara yem olmuyor ama hayatta başarısız oluyorlar.Dişiler zaten Emile Zola yaşama sevinci kitabında ki evin kedisi gibi davranabiliyor.Hormonlarimiz sonucu karşı cinse dair oluşan cinsel dürtü ile dünyaya geliyoruz.Bunun sebebi de türümüzü devam ettirmek ve üstünlüğünü sağlamak.islam da kainattaki işleyişe bakıp düşünerek yaratıcının varlığını bulmak üstün bir ibadet şeklidir.Benim gözlemime göre ilahi bir yaratıcının kendi ruhundan bize üflemesi ve onun şefkati ile bir sınav için hayata gelmiyoruz.Semavi dinlere göre hayvanların ruhu yok onlar sadece türünü devam ettirmek için deviniyorlar.Ama ilahi ve üstün şefkatli mükemmel bir yaratıcının kendi ruhundan bizim ruhumuza üfledilği biz insanoğlunun doğaya hayvanlara bitkilere birbirine ve hatta uzaya bile verdiği zarar ortada.Bu noktada bize kendi ruhundan üfleyen mükemmel ilahi yaratıcı nasıl bir kötülük abidesi olur ? Hümanist bir insanım ama aklıma takılan bir soru da eğer Naziler başarılı olsa idi ve hepimiz Aryan ırkından sarışın mavi gözlü uzun boylu geniş omuzlu atletik zeki ahlaklı ve kalıtsal hastalıklar olmadan sigara ve alkol bağımlılığına yatkınlık psikolojik sorunlara yatkınlık vb gibi dünyaya gelsek  yöneticiler dâhi türün en üstün ve kaliteli şekilde hayata devam etmesi için çalışsa insan türü için daha iyi olur muydu acaba ? Sonuçta bu durumda insan türü üreme dürtüsünün asıl amacını yerine getirmiş olurdu.Bu sadece bir fikir peki günümüzdeki gerçek dünya da zaten hayata gelmiş olan bizler hayatta ne yapmalıyız amacımız ne olabilir ? Ben kendim olabildiğince zihinsel ve bedensel olarak kendimi geliştirmek için çabalıyorum.Ama yine bana göre bugün Türkiye dahil 3. Dünya ülkelerinde ki sistem insanların gerçek potansiyelini ortaya çıkarmasına bir engel ve gerçek anlamda özgür olmasını istemiyor.Bu aralar bir anlam arayışındayım hayatta ne yapmamız gerek ? Sevmedigimiz ve bizi körelten bir işte çalışmak olmayan bir yaratıcının cennet vaatleri için ibadet etmek çürümüş ve kokuşmuş bir devlet yada toplum için özveri de bulunmak vb olmasa gerek. Peki ne yapmalı ne için çalışmalı vaktimizi ve enerjimizi nasıl kullanmalıyız ? Özellikle ateist-bakış dan bir cevap bekliyorum 

Akciğerli hayvanların dinlerde ruhları var diye biliyorum.

Link to comment
Share on other sites

9 saat önce, Aristo yazdı:

Sen sadece bilinçinin bir ürünüsün fazlası yok yaşamın beyninin belli bir seviye de bilgiyi ve kabiliyeti toplaması ve sırada onu kullanıp hayatı yaşamak kalıyor bu primat olarak ayağa ilk kalktığımızdan beri devam eden bir süreç üstün insan olmak olsun hedefin bu arada tanrıyı araman çok mükemmel birşey taktirleri fazlasıyla haketiyorsun.

Teşekkür ederim ama sanırım kendimi tam ifade edemedim. Ben tanrıyı aramaya değmez demek istedim. Tanrı yok düşüncesine ulaşmaya çalıştım. Üstinsan olarak da Nietsche´yi taklit etmeye çalışıyorum. Son olarak bilinç nedir nasıl oluşur?

Asıl merak ettiğim, kişinin kendisine zarar vermesi neden bu kadar zor? Birşeyleri nasıl ve ne şekilde hisseder ya da arzularız?  Hissetmek ya da arzulamak nedir, nasıl meydana gelir?

Düzenlenme: moderator tarafından
İmla hataları
Link to comment
Share on other sites

1 saat önce, Frankenstein yazdı:

Teşekkür ederim ama sanırım kendimi tam ifade edemedim ben tanrıyı aramaya değmez demek istedim tanrı yok düşüncesine ulaşmaya çalıştım.Üstinsan olarak da nietche yi taklit etmeye çalışıyorum.Son olarak bilinç nedir nasıl oluşur ? Asıl merak ettiğim kişinin kendisine zarar vermesi neden bu kadar zor ? Birşeyleri nasıl ve ne şekilde hisseder yada arzularız hissetmek yada arzulamak nedir nasıl meydana gelir ?

Bu da bir nevi arama. Kanıtlar arıyorsun, varlığı ya da yokluğu fark etmez hocam. Bilinçaltına tanrı işlemiş insan beyni, hiçliği cevap olarak kabul etmez, daima kanıt arar. Bilincin nasıl oluştuğuna dair çokça teori mevcut.

İnsan kendine zarar veremez, çünkü beyin bunu istemez, hep varolmak ister. Dolaylı olarak bedene sinyaller gönderir, yapma bu seni tehlikeye sokar ya da öldürür diye.

Düzenlenme: moderator tarafından
İmla hataları
Link to comment
Share on other sites

Doĝanın, daha doĝrusu evrimin herhangi amacı veya hedefi yoktur. Aslen deĝişimden ve dönüşümden ibarettir. Biz insanlar farkındalıĝımızın farkına vardık diye, kendimizi en son istasyon olarak görme yanılgısına düşüyoruz. Tüm dinlerin düştüĝü hata tam olarak bu noktada yatar. Halbuki evrim açısından herhangi başka bir canlıdan farkımız yok.  Bizler de yavaş yavaş deĝişime uĝruyoruz. Belki birgün tüm insan nesli tamamen yok olacak, çünkü bizler de evrimsel döngünün/deĝişimin dışına çıkma yetisine sahip deĝiliz.

Uzun lafın kısası; tanrı yok, amaç yok. Bunlara anlam yükleyen biziz.

 

 

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

10 saat önce, Aristo yazdı:

Akciğerli hayvanların dinlerde ruhları var diye biliyorum.

Allah'ın akciğeri var mı ? Şimdi de bunu mu tartışalım. Karl marksın çok güzel bir tespiti var diyor ki ;

Zamanı saat üreticileri icat etmiştir daha fazla saat satabilmek için...

İşte sende tanrıyı çok kafana takma. Tanrıyı da köle sahipleri icad etmiştir daha fazla köle üretmek için.

Hayata gelme amacımız yok aslında. Çünkü gelirken amaçsız geliyoruz. Sonra belirleniyor bütün amaçlar. Sen sadece anne babanın isteği üzerine doğdun. Sen anne babanın bir sonucusun yani onların amacının bir sonucusun.

Bekar yaşamak isteyebilirsin. Ama onlar sana kendi amaçlarını dayatırlar.

Kızlar zengin erkek arıyorlar. Bu doğrudur ama her kız zengin erkekle evlenemiyor. Burada güç para değil yani bunu arayan kız doğru birşey yapmıyor. Aslında bu da seni yöneten sistemin bir amacıdır.

Sonuçta insanların milyonda biri sadece kendi amacı için çalışır onlar da dünyaya yön verir zaten. Diğerleri başkalarının amaçlarını taklit eder.

Bir söz var çok hoşuma gider;

Bütün ideolojiler ideolojisi olmayan insanlar için üretilmiştir. ..

Sen kendi yolunu seçmiyorsun. Doğuştan beri çevrenin amaçları doğrultusunda yaşıyorsun.

O yüzden şizofren kardeşim @Frankensteinsenin kendinden olan en doğal şeyin şizofren olmandır. Onu yok etme , onu kontrol et. Çünkü yok edersen yine başkasının amacına hizmet edeceksin.

Link to comment
Share on other sites

19 dakika önce, Kafir İmam yazdı:

Allah'ın akciğeri var mı ? Şimdi de bunu mu tartışalım. Karl marksın çok güzel bir tespiti var diyor ki ;

Zamanı saat üreticileri icat etmiştir daha fazla saat satabilmek için...

İşte sende tanrıyı çok kafana takma. Tanrıyı da köle sahipleri icad etmiştir daha fazla köle üretmek için.

Hayata gelme amacımız yok aslında. Çünkü gelirken amaçsız geliyoruz. Sonra belirleniyor bütün amaçlar. Sen sadece anne babanın isteği üzerine doğdun. Sen anne babanın bir sonucusun yani onların amacının bir sonucusun.

Bekar yaşamak isteyebilirsin. Ama onlar sana kendi amaçlarını dayatırlar.

Kızlar zengin erkek arıyorlar. Bu doğrudur ama her kız zengin erkekle evlenemiyor. Burada güç para değil yani bunu arayan kız doğru birşey yapmıyor. Aslında bu da seni yöneten sistemin bir amacıdır.

Sonuçta insanların milyonda biri sadece kendi amacı için çalışır onlar da dünyaya yön verir zaten. Diğerleri başkalarının amaçlarını taklit eder.

Bir söz var çok hoşuma gider;

Bütün ideolojiler ideolojisi olmayan insanlar için üretilmiştir. ..

Sen kendi yolunu seçmiyorsun. Doğuştan beri çevrenin amaçları doğrultusunda yaşıyorsun.

O yüzden şizofren kardeşim @Frankensteinsenin kendinden olan en doğal şeyin şizofren olmandır. Onu yok etme , onu kontrol et. Çünkü yok edersen yine başkasının amacına hizmet edeceksin.

Ben demiyorum dinlerin bazıları diyor ne taktın beni kafaya sen tartışma yapmıyorsun aklındaki bilgileri zoraki olarak karşıdaki canlıya enjekte ediyorsun. Bu yanlış.

Link to comment
Share on other sites

1 saat önce, kavak yazdı:

Doĝanın, daha doĝrusu evrimin herhangi amacı veya hedefi yoktur. Aslen deĝişimden ve dönüşümden ibarettir. Biz insanlar farkındalıĝımızın farkına vardık diye, kendimizi en son istasyon olarak görme yanılgısına düşüyoruz. Tüm dinlerin düştüĝü hata tam olarak bu noktada yatar. Halbuki evrim açısından herhangi başka bir canlıdan farkımız yok.  Bizler de yavaş yavaş deĝişime uĝruyoruz. Belki birgün tüm insan nesli tamamen yok olacak, çünkü bizler de evrimsel döngünün/deĝişimin dışına çıkma yetisine sahip deĝiliz.

Uzun lafın kısası; tanrı yok, amaç yok. Bunlara anlam yükleyen biziz.

 

 

Aynen ben de öyle düşünüyorum kavak hocam. İlk canlılık başladığından beri süregelen zaman içinde aslında diğer canlılardan pek de farkımız yok. Yani basit bir biyoloji bilgisidir. Canlıların ortak özellikleri vardır; sindirim, solunum, boşaltım, üreme vs... bunlar tüm canlılarda ortaktır. Bizim onlardan öyle aham şaham bir üstünlüğümüz yok. Eskiden insanlarda bilinç fazla gelişmediği için birçok olaya ruhani güç yüklemişler. Şimşek çakmış, kesin üstün güç yapmıştır diyerek buna mesela X demişler. Böyle böyle her olayda ruhani varlık aramışlar ve ortaya çıkardıkları varlıklar da kendilerine benzer varlıklar. Taaa en eski mitolojilere bakarsak Tanrı kavramı, bu tanrıların hep bir yardımcısı olur, kral gibi olurlar, yanlarında melek denen yardımcılar olur. Bu tanrılar insan gibidir, çok fazla insani özellikler vardı bu tanrıların. sonra yıllar geçtikçe bu ruhani varlıklar da evrim geçirdi. Artık bunların pek bir önemi kalmadı ve ilerleyen çağlarda da bunlar tamamen kaybolacak. Geleceğin mitolojisi olacaklar. Durum tamamen bundan ibaret. Eski çağlarda insanların bilinçleri daha gelişmiş olsaydı bu denli dinler mitolojiler saçma sapan cennet cehennem inanışları ortaya çıkmazdı. Ve insan da bu kadar hayatta anlam çabası içine girmezdi. Ölüm, cennet cehennem, yok oluş, karma, reenkarnasyon gibi kavramlar bizleri tarih boyu hep içimizi ürperttiği için hayattaki anlam arayış sürecimizi zaman zaman hat safhaya çıkarıyor. Bunlara pek takılmamak lazım vesselam... :)

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Aslında benimde ilahi bir anlam arayışım yada ölümden sonra ne olacağım korkum yok.Hatta kendi vücudumuza zarar vermenin neden bu kadar zor olduğunu ve bunu bypass etmenin bir yolu olup olmadığını sorma sebebim hayatıma kendi isteğimle son vermek istememdir.Açıkcası ben hayatımdan pek memnun değilim bu yüzden anlam değil fakat bir amaç arayışındayım.Sanirim benim gibi olan çoğu birey cennet vaatlerine kapılıp bir dinde disciple olmayı seçiyor.Ben "cehenneme gidebilirim ama böyle bir tanrı hiçbir zaman saygımı kazanamaz" sözünü çok beğeniyorum.Bir yaratıcının bana bahsettiği değil ama ebeveynlerimin aktardığı genler ve bana sunulan imkanlar doğrultusunda yaşamayı kabul etmiyorum.Hani islamda müslüman bir ana babadan müslüman bir memleket de dünya ya geldiğiniz için şükredin der ya ben de Norveç de kilise yakan black metalci ebeyenler tarafından buyutulmedigim ötenazi ye izin vermeyen bu din yobazi ülkede olduğum için allaha kufrederdim eskiden.Biraz da gülelim black metalciler çok iyi ebeveyn olur kanıtı videoda 🤣 https://youtu.be/ydHMU05BknE

Link to comment
Share on other sites

On 7/2/2022 at 10:02 PM, Frankenstein said:

Bu konuda fazla bilgi sahibi değilim. Düşüncelerimi nasıl toplayacağım, onu da bilmiyorum, sadece herkesin bildiği bazı gözlemlerim var. Kısaca hayata geliş amacımız, türümüzün devamını ve üstünlüğünü sağlamak, tıpkı hayvanlarda olduğu gibi. Yine hayvanlarda olduğu gibi dişiler eş seçiminde ya en kaliteli genlere sahip ya da yavruları ve kendisini en iyi şekilde besleyip koruyup ihtiyaçlarını karşılayacak erkekleri seçiyor.

Tıpkı vahşi doğa da olduğu gibi en iyi genlere sahip olmayanlar ya da güçlü bir aileden dünyaya gelmeyenler ya da hayatla mücadele edecek duruma gelmeden ebeveynleri ölenler vahşi hayvanlara yem olmuyor ama hayatta başarısız oluyorlar. Dişiler zaten Emile Zola yaşama sevinci kitabındaki evin kedisi gibi davranabiliyor. Hormonlarimiz sonucu karşı cinse dair oluşan cinsel dürtü ile dünyaya geliyoruz. Bunun sebebi de türümüzü devam ettirmek ve üstünlüğünü sağlamak.

islam´da kainattaki işleyişe bakıp düşünerek yaratıcının varlığını bulmak üstün bir ibadet şeklidir. Benim gözlemime göre ilahi bir yaratıcının kendi ruhundan bize üflemesi ve onun şefkati ile bir sınav için hayata gelmiyoruz. Semavi dinlere göre hayvanların ruhu yok, onlar sadece türünü devam ettirmek için deviniyorlar. Ama ilahi ve üstün şefkatli mükemmel bir yaratıcının kendi ruhundan bizim ruhumuza üfledilği biz insanoğlunun doğaya, hayvanlara, bitkilere, birbirine ve hatta uzaya bile verdiği zarar ortada. Bu noktada bize kendi ruhundan üfleyen mükemmel ilahi yaratıcı nasıl bir kötülük abidesi olur?

Hümanist bir insanım, ama aklıma takılan bir soru da eğer Naziler başarılı olsa idi ve hepimiz Aryan ırkından sarışın mavi gözlü uzun boylu geniş omuzlu atletik zeki ahlaklı ve kalıtsal hastalıklar olmadan sigara ve alkol bağımlılığına yatkınlık psikolojik sorunlara yatkınlık vb gibi dünyaya gelsek, yöneticiler dâhi türün en üstün ve kaliteli şekilde hayata devam etmesi için çalışsa, insan türü için daha iyi olur muydu acaba?

Sonuçta bu durumda insan türü üreme dürtüsünün asıl amacını yerine getirmiş olurdu. Bu sadece bir fikir. Peki, günümüzdeki gerçek dünyada zaten hayata gelmiş olan bizler hayatta ne yapmalıyız, amacımız ne olabilir?

Ben kendim olabildiğince zihinsel ve bedensel olarak kendimi geliştirmek için çabalıyorum. Ama yine bana göre bugün Türkiye dahil, 3. Dünya ülkelerindeki sistem insanların gerçek potansiyelini ortaya çıkarmasına bir engel ve gerçek anlamda özgür olmasını istemiyor. Bu aralar bir anlam arayışındayım hayatta ne yapmamız gerek?

Sevmedigimiz ve bizi körelten bir işte çalışmak, olmayan bir yaratıcının cennet vaatleri için ibadet etmek, çürümüş ve kokuşmuş bir devlet ya da toplum için özveri de bulunmak, vb olmasa gerek. Peki, ne yapmalı, ne için çalışmalı, vaktimizi ve enerjimizi nasıl kullanmalıyız?

Özellikle ateist-bakış dan bir cevap bekliyorum 

Amaç teknik olarak programlı bir aktiviteyi anlatır.
Konu edindiğin başlangıç noktası (hayata geliş diyorsun) ile soruyu sorduğun an (şu an) arasında bir bilinçli, programlı, planlı dizilime inandığın anlamına gelir.

Şimdi ben sana hayat denilen şeyi özetleyeyim.

Saniyede gözüne ortalama 50 jpeg resmi gelir, aynı şekilde kulağına, derine, burnuna, diline de ortalama 2-3 mb veri gelir (bunu örnek veriyorum, MB değil de beyinde mikro sıkıştırmalı kilobaytlar söz konusu)
Yani beyin topladığı şeyleri sıkıştırır ve çoğunu da atar.
Mesela bir kafede çay içtiğin 15 dakikalık sürede bilgisayar dünyasından bakarsak 20 MB'lık bir MP4 videosu oluşur.
Ama beynin gereksiz bir çok şeyi atar, geçen arabaların plakaları, sesleri, yemek kokuları, insanların konuşmaları, 15 dakika sonra kalktığında o kafeden sadece bir kroki anı kalır aklında, oturdum, çayımı içtim vs vs diye.

Yaşam bundan ibaret işte.

Beyninin çalışmasından. İşlemesinden.
Ben dediğin varlık, sadece uyanıkken ortaya çıkar.

Uykunda çalışmaz.
Beynin bu verileri işlerken bir alan kullanır kafanda.
BU alan uzamsaldır.

Şey gibi düşün.

Hani gülle atan sporculara olimpiyatlarda hız almaları için bir alan verirler.
Döne döne gülleyi fırlatırlar.
Ciritçiler de öyle.

İşte beyninde veri işlerken işlem kalitesini artırmak için aynen böyle bir manevra alanı oluşur.
BU alan diğer canlılarınkinden farklı.


İnsan denilen canlının resmi adı - Farkındalığının da farkında olan insandır.
Diğer bütün canlılar sadece yaşadığının farkındadır.
Bakışlarını dikkatlerini kendilerine yöneltip kendilerini bir başka kişilik gibi göremezler.
Kısaca kendilerine dışarıdan bir üçüncü şahıs olarak bakamazlar.
Bildiğimiz kadarıyla böyle

İşte o bilgi işleme sırasında kullandığın cirit, gülle manevra alanında oluşur bu farkındalığının da farkında olma olgusu.
Verilerin uzamsal olarak boyut kazanmasıyla.

Kendine dışarıdan bakarsın. İşlem yaparsın, hayal kurarsın vs vs.
Hepsi o manevra alanında yapılabiliyor.


Bunun bir amacı yok.

Ama nedir bu diye sorarsan
Benim kişisel teorim.
Bilgiye dayalı çıkarımım şu:

Ortada canlılık denilen bir şey var.
Biz de dahil, virüsler de dahil katrilyon kere katrilyonlarca birime sahip ve kendisini sürekli kopyalayıp çoğaltıyor.
Yaşamın ilk yıllarında ortamın keşfi için ışığa sese ısıya odaklı mikro organizmalar çoktu.
Sonra ortamın keşfi yetmedi ona
Haliyle keşfedilen verileri kendi birimlerine aktarması için canlılarda kodlarla ortamı tanıyordu.
Mesela bir kuş sürekli bir taşlı su birikintisini gagalarken sonraki nesline bu hareketini aktardı.
Ancak bu verimli bir yol değildi yaşam için ne olup bittiğini bir merkeze toplamak için.

Sonra yatırımı veri toplama merkezlerine yaptı.
Canlıların çoğunda veri işleme merkezleri gelişe gelişe büyüdü.
Beyinler oluştu.

Ve yaşam kendini geliştirmek, kopyalamak ve her yere yayılmak için içinde bulunduğu valrıkların (canlılar yani) ne halt ettiğine ne bok yediğine bakmıyor.
Mümkün olduğunca fazla deneyim ve etkileşim oluşması için çabalıyor.
Ağaçların yaşaması da ölmesi de canlılık için önemli değil.
Yaşasa ağaçla etkileşen bir sürü canlı ortaya çıkıyor, yansa, yanmış yerlerle etkileşen bir sürü canlı ortaya çıkıyor.

Bence bütün evrene yayılmak istiyor yaşam.

Şimdi bizimle birlikte dış uzayı da tanıyor.
Biz dış uzayda gezdikçe orada da var olabilen mikro organizmalar çıkacak.

Yani yaşam denilen şeyin içindeyiz hep beraber.
Ve çok acımasız, tek amacı var.
Her yere yayılmak.

Yayılmak derken çiçeklerin bitkilerin yayılması düşünme.
Zehirli gazlar, asitler, metal yiyen bakteriler vs şeklindeki hali de olabilir.
Belli olmaz belki başka elementler bulur değişir gider.

Ama kesinlikle yayılmacı olduğunu söyleyebilirim.
Kolay kolay da yok edilemiyor.



 

  • Thanks 1
Link to comment
Share on other sites

6 dakika önce, Ateist-Bakış yazdı:

Amaç teknik olarak programlı bir aktiviteyi anlatır.
Konu edindiğin başlangıç noktası (hayata geliş diyorsun) ile soruyu sorduğun an (şu an) arasında bir bilinçli, programlı, planlı dizilime inandığın anlamına gelir.

Şimdi ben sana hayat denilen şeyi özetleyeyim.

Saniyede gözüne ortalama 50 jpeg resmi gelir, aynı şekilde kulağına, derine, burnuna, diline de ortalama 2-3 mb veri gelir (bunu örnek veriyorum, MB değil de beyinde mikro sıkıştırmalı kilobaytlar söz konusu)
Yani beyin topladığı şeyleri sıkıştırır ve çoğunu da atar.
Mesela bir kafede çay içtiğin 15 dakikalık sürede bilgisayar dünyasından bakarsak 20 MB'lık bir MP4 videosu oluşur.
Ama beynin gereksiz bir çok şeyi atar, geçen arabaların plakaları, sesleri, yemek kokuları, insanların konuşmaları, 15 dakika sonra kalktığında o kafeden sadece bir kroki anı kalır aklında, oturdum, çayımı içtim vs vs diye.

Yaşam bundan ibaret işte.

Beyninin çalışmasından. İşlemesinden.
Ben dediğin varlık, sadece uyanıkken ortaya çıkar.

Uykunda çalışmaz.
Beynin bu verileri işlerken bir alan kullanır kafanda.
BU alan uzamsaldır.

Şey gibi düşün.

Hani gülle atan sporculara olimpiyatlarda hız almaları için bir alan verirler.
Döne döne gülleyi fırlatırlar.
Ciritçiler de öyle.

İşte beyninde veri işlerken işlem kalitesini artırmak için aynen böyle bir manevra alanı oluşur.
BU alan diğer canlılarınkinden farklı.


İnsan denilen canlının resmi adı - Farkındalığının da farkında olan insandır.
Diğer bütün canlılar sadece yaşadığının farkındadır.
Bakışlarını dikkatlerini kendilerine yöneltip kendilerini bir başka kişilik gibi göremezler.
Kısaca kendilerine dışarıdan bir üçüncü şahıs olarak bakamazlar.
Bildiğimiz kadarıyla böyle

İşte o bilgi işleme sırasında kullandığın cirit, gülle manevra alanında oluşur bu farkındalığının da farkında olma olgusu.
Verilerin uzamsal olarak boyut kazanmasıyla.

Kendine dışarıdan bakarsın. İşlem yaparsın, hayal kurarsın vs vs.
Hepsi o manevra alanında yapılabiliyor.


Bunun bir amacı yok.

Ama nedir bu diye sorarsan
Benim kişisel teorim.
Bilgiye dayalı çıkarımım şu:

Ortada canlılık denilen bir şey var.
Biz de dahil, virüsler de dahil katrilyon kere katrilyonlarca birime sahip ve kendisini sürekli kopyalayıp çoğaltıyor.
Yaşamın ilk yıllarında ortamın keşfi için ışığa sese ısıya odaklı mikro organizmalar çoktu.
Sonra ortamın keşfi yetmedi ona
Haliyle keşfedilen verileri kendi birimlerine aktarması için canlılarda kodlarla ortamı tanıyordu.
Mesela bir kuş sürekli bir taşlı su birikintisini gagalarken sonraki nesline bu hareketini aktardı.
Ancak bu verimli bir yol değildi yaşam için ne olup bittiğini bir merkeze toplamak için.

Sonra yatırımı veri toplama merkezlerine yaptı.
Canlıların çoğunda veri işleme merkezleri gelişe gelişe büyüdü.
Beyinler oluştu.

Ve yaşam kendini geliştirmek, kopyalamak ve her yere yayılmak için içinde bulunduğu valrıkların (canlılar yani) ne halt ettiğine ne bok yediğine bakmıyor.
Mümkün olduğunca fazla deneyim ve etkileşim oluşması için çabalıyor.
Ağaçların yaşaması da ölmesi de canlılık için önemli değil.
Yaşasa ağaçla etkileşen bir sürü canlı ortaya çıkıyor, yansa, yanmış yerlerle etkileşen bir sürü canlı ortaya çıkıyor.

Bence bütün evrene yayılmak istiyor yaşam.

Şimdi bizimle birlikte dış uzayı da tanıyor.
Biz dış uzayda gezdikçe orada da var olabilen mikro organizmalar çıkacak.

Yani yaşam denilen şeyin içindeyiz hep beraber.
Ve çok acımasız, tek amacı var.
Her yere yayılmak.

Yayılmak derken çiçeklerin bitkilerin yayılması düşünme.
Zehirli gazlar, asitler, metal yiyen bakteriler vs şeklindeki hali de olabilir.
Belli olmaz belki başka elementler bulur değişir gider.

Ama kesinlikle yayılmacı olduğunu söyleyebilirim.
Kolay kolay da yok edilemiyor.



 

 

"Mümkün olduğunca fazla deneyim ve etkileşim oluşması için çabalıyor." Bu ve yayılmacı olmak fikrinizi çok beğendim.Ben yaşamak istemiyorum ama bedenim sanırım bir savunma refleksi ile buna izin vermiyor ben insanlık diğer canlılar yada evrimle yeni oluşacak türler için bir faydam olacağını düşünmüyorum çünkü ebeveynlerimden yeterince kaliteli genler almadım aslında hayatta kendime bir amaç bulmuştum fakat kötü genlerim yüzünden gerçekleştiremedim.Sadece kaynak tüketiyor ve çevreyi kirletiyorum.Hayatın devamı yada daha gelişmiş bir hale gelmesine bir katkım yok yine de bedenim  hatta bilincim bile onu yok edip bilincimi sonlandırma isteğime çok güçlü bir şekilde karşı koyuyor. Aslında sizin fikirlerinizi düşününce benim hayata ve evrime tek katkım nasıl olmamalı nasıl yapılmamalı sorularının cevapları olabilir belki de bu yüzden bilincim ve bedenim yaşamak için direniyor.Amaç derken de biraz daha açayım ulvi olmasa bile gerçekleştirecek bir hedef arıyorum ben kendime.Toplumun yada sistemin hatta evrimin dayattığı hayatı değil bir hedef gerçekleştirmek için hayatımı tüketmek istiyorum.Yoksa şu kadar param olsun araba güzel bir eş güzel yemekler rahat huzur vesaire değil ama bir hedef amaç uğruna hayatımı tüketip kendimden özveride bulunmak sıkıntı çekmek sonunda başarılı olmak beni daha çok tatmin ediyor.Aslinda askerden sonra askerlik mesleği değil asker olarak yaşamaya karar vermiştim ama en basiti renk körlüğü gibi kötü genler yüzünden kabul edilmedim.Aslindan sizden isteğim de bir ateist olarak hayatımı adayabilecegim anlamlı bir hedef önerisinde bulunmanızdı sayın ateist-bakış.

Link to comment
Share on other sites

41 minutes ago, Frankenstein said:

 

"Mümkün olduğunca fazla deneyim ve etkileşim oluşması için çabalıyor." Bu ve yayılmacı olmak fikrinizi çok beğendim.Ben yaşamak istemiyorum ama bedenim sanırım bir savunma refleksi ile buna izin vermiyor ben insanlık diğer canlılar yada evrimle yeni oluşacak türler için bir faydam olacağını düşünmüyorum çünkü ebeveynlerimden yeterince kaliteli genler almadım aslında hayatta kendime bir amaç bulmuştum fakat kötü genlerim yüzünden gerçekleştiremedim.Sadece kaynak tüketiyor ve çevreyi kirletiyorum.Hayatın devamı yada daha gelişmiş bir hale gelmesine bir katkım yok yine de bedenim  hatta bilincim bile onu yok edip bilincimi sonlandırma isteğime çok güçlü bir şekilde karşı koyuyor. Aslında sizin fikirlerinizi düşününce benim hayata ve evrime tek katkım nasıl olmamalı nasıl yapılmamalı sorularının cevapları olabilir belki de bu yüzden bilincim ve bedenim yaşamak için direniyor.Amaç derken de biraz daha açayım ulvi olmasa bile gerçekleştirecek bir hedef arıyorum ben kendime.Toplumun yada sistemin hatta evrimin dayattığı hayatı değil bir hedef gerçekleştirmek için hayatımı tüketmek istiyorum.Yoksa şu kadar param olsun araba güzel bir eş güzel yemekler rahat huzur vesaire değil ama bir hedef amaç uğruna hayatımı tüketip kendimden özveride bulunmak sıkıntı çekmek sonunda başarılı olmak beni daha çok tatmin ediyor.Aslinda askerden sonra askerlik mesleği değil asker olarak yaşamaya karar vermiştim ama en basiti renk körlüğü gibi kötü genler yüzünden kabul edilmedim.Aslindan sizden isteğim de bir ateist olarak hayatımı adayabilecegim anlamlı bir hedef önerisinde bulunmanızdı sayın ateist-bakış.

Bu toplumcu bakış açısını siktir et.
Senin kendinden başka kimseye faydan olmasın zaten.
O eskidendi, 
Hepimiz Kralın, Padişahın kuluyuz vs.
Toplumla uyum içinde maksimum bencillik yapacaksın.
Nasıl diyeyim sana,
Kötülüğü ele alalım.
Ama ilkellik yapıp kötülüğe kötülük demeyelim.
Toplumda kötülük toplumun geneliyle uyumsuz bencilliktir.
Uyumsuz bencillik hırsızlıktır, gasptır. 
Kötülüğün maskeli hali vardır.
Uyumlu bencillik
Bu da girişimciliktir, onlara değerli amaçlar verip paralarını kendiliğinden vermesini sağlamaktır.
Falcılar mesela, 
Hiç bir falcı geleceği göremez.
Toplum da bunu bilir.
Ama falcılar kendine yalan söyleyip insanların parasını alanlar demezler.
Uyumlu bencillik yaparlar.
Gelecekte bir çok olasılık vardır ve benim bu kartla taşla yıldızla senin için hissettiğim gelecek şudur derler.
Bu açıkça "ben yalan söylüyorum, paranızı çalıyorum" demektir.
Ama bunu bu şekilde dersen kaybedersin savaşı.

Ying yeng işaretini hatırla.
Direk siyah beyaz diye iki bölüm yok,
İnsanlar siyahta beyaz beyazda siyah görmek için her şeyi yaparlar.
Senin yapacağınsa uyumlu olmak.
Amacın kendinden olsun, uyumlu eylemler yap.

Mesela kaba bir örnek vereyim
20 tane kadına gidip gelip sizi sıradan sikeyim dersen blokaj yersin, toplum seni atar.
Ama önce 3-4 tane güzel kadın bulup, onların başka kadınları çağırmasını sağlayıp, sonra o kadınlara "biz onla yattıktan sonra bir aydınlanma yaşadık, mucizevi bir adam" dedirtirsen, 20 tane kadını becerdiğin bir tarikatın olur.
Anladın mı farkı?

Uyumlu ol.
Topluma uygun anahtar bul her yerde.
BU amaçla kendin mutlu ol.

Kadınlar için değil de, para için öneririm şu yukarıdaki etkinliği.
Nasıl zengin olursunuz diye bir seminer hazırla tiyatro veya sinema sahnesinin birinde.
Örneğin 15 Ağustos.
İsme de Mustafa Yılmaz gibi bol bol Google sonucu bulacağın bir isim uydur.
Sonra epik haber, etikhaber, güzelhaber vs vs 20-30 alan adı satın alıp içeriğine Mustafa Yılmaz çağımızın para dehası, muhteşem bir adam, paraya yön vermeyi biliyor gibi saçma sapan bir sürü haber gibi içerik ekle.
Sonra tiyatro veya sinema sahnesinde bol ışıltılı epik müzikli bir sunum yap.
Salona bir seansta 300 kişi dolsa, günde 5 seans yapsan, bunlardan seminer için adam başı 200 TL alsan
Günde 300 bin tl, 7 gün sürse 2 milyon tl
Masraflara ve izini silmeye 500 bin harcasan, al sana 7 günde 1 buçuk milyon gelirli büyük tiyatro.
Üstelik yasal.

Ancak güzel tiyatro oynamalısın.
Müzikler efektler güzel ayarlanmalı.

  • Haha 1
Link to comment
Share on other sites

15 dakika önce, Ateist-Bakış yazdı:

Bu toplumcu bakış açısını siktir et.
Senin kendinden başka kimseye faydan olmasın zaten.
O eskidendi, 
Hepimiz Kralın, Padişahın kuluyuz vs.
Toplumla uyum içinde maksimum bencillik yapacaksın.
Nasıl diyeyim sana,
Kötülüğü ele alalım.
Ama ilkellik yapıp kötülüğe kötülük demeyelim.
Toplumda kötülük toplumun geneliyle uyumsuz bencilliktir.
Uyumsuz bencillik hırsızlıktır, gasptır. 
Kötülüğün maskeli hali vardır.
Uyumlu bencillik
Bu da girişimciliktir, onlara değerli amaçlar verip paralarını kendiliğinden vermesini sağlamaktır.
Falcılar mesela, 
Hiç bir falcı geleceği göremez.
Toplum da bunu bilir.
Ama falcılar kendine yalan söyleyip insanların parasını alanlar demezler.
Uyumlu bencillik yaparlar.
Gelecekte bir çok olasılık vardır ve benim bu kartla taşla yıldızla senin için hissettiğim gelecek şudur derler.
Bu açıkça "ben yalan söylüyorum, paranızı çalıyorum" demektir.
Ama bunu bu şekilde dersen kaybedersin savaşı.

Ying yeng işaretini hatırla.
Direk siyah beyaz diye iki bölüm yok,
İnsanlar siyahta beyaz beyazda siyah görmek için her şeyi yaparlar.
Senin yapacağınsa uyumlu olmak.
Amacın kendinden olsun, uyumlu eylemler yap.

Mesela kaba bir örnek vereyim
20 tane kadına gidip gelip sizi sıradan sikeyim dersen blokaj yersin, toplum seni atar.
Ama önce 3-4 tane güzel kadın bulup, onların başka kadınları çağırmasını sağlayıp, sonra o kadınlara "biz onla yattıktan sonra bir aydınlanma yaşadık, mucizevi bir adam" dedirtirsen, 20 tane kadını becerdiğin bir tarikatın olur.
Anladın mı farkı?

Uyumlu ol.
Topluma uygun anahtar bul her yerde.
BU amaçla kendin mutlu ol.

Kadınlar için değil de, para için öneririm şu yukarıdaki etkinliği.
Nasıl zengin olursunuz diye bir seminer hazırla tiyatro veya sinema sahnesinin birinde.
Örneğin 15 Ağustos.
İsme de Mustafa Yılmaz gibi bol bol Google sonucu bulacağın bir isim uydur.
Sonra epik haber, etikhaber, güzelhaber vs vs 20-30 alan adı satın alıp içeriğine Mustafa Yılmaz çağımızın para dehası, muhteşem bir adam, paraya yön vermeyi biliyor gibi saçma sapan bir sürü haber gibi içerik ekle.
Sonra tiyatro veya sinema sahnesinde bol ışıltılı epik müzikli bir sunum yap.
Salona bir seansta 300 kişi dolsa, günde 5 seans yapsan, bunlardan seminer için adam başı 200 TL alsan
Günde 300 bin tl, 7 gün sürse 2 milyon tl
Masraflara ve izini silmeye 500 bin harcasan, al sana 7 günde 1 buçuk milyon gelirli büyük tiyatro.
Üstelik yasal.

Ancak güzel tiyatro oynamalısın.
Müzikler efektler güzel ayarlanmalı.

 

Hocam bu çok iyiymiş "Mesela kaba bir örnek vereyim
20 tane kadına gidip gelip sizi sıradan sikeyim dersen blokaj yersin, toplum seni atar.
Ama önce 3-4 tane güzel kadın bulup, onların başka kadınları çağırmasını sağlayıp, sonra o kadınlara "biz onla yattıktan sonra bir aydınlanma yaşadık, mucizevi bir adam" dedirtirsen, 20 tane kadını becerdiğin bir tarikatın olur.
Anladın mı farkı? " Ama hedefimi daha da açayım benim demek istediğim ben kendimi gerçekten sevmiyorum yaşamak istemiyorum ama vücudum ve bilincimde yok olmak istemiyor.  kendim için değil de gerçekten ihtiyacı olup bunu hak eden insanlar için bir faydam olsun istiyorum. Afrika da okul yapmak suya ulaşım sağlamak gıda yardımı yâda ne bileyim Greenpeace vs için çalışmak istiyorum.Bana bir yol gösterseniz gerçekten sadece bana değil ihtiyacı olan ve hakeden başkalarını da yardımcı olursunuz.En sevdiğim depressive Suicidal Black Metal grubu bile totalselfhatred.Ateistim ama 2008 ramazan ayında imsakiye de resmini gördüğüm karganın yemek için ölmesini beklediği derisi kemiklerine yapışmış Afrikalı çocuk aklıma gelir böyle şeyler düşününce mesela böyle insanlara yardım edeceğimi bilsem işim bile daha katlanır hale gelir.Kazandigim parayı escortlara harcamak artık beni tatmin etmiyor daha insana has duygular arıyorum.Yasim 30 toplumun işleyişini biraz ben de çözdüm toplum da başarılı olup değer görmek güç sahibi olmak istek ve arzularımı tatmin etmek vb ilgimi çekmiyor.Şu an çalışmanın sebebi sadece toplum da hor görülmemek ama kazandığım parayla zor durumda ki ve hakeden birilerine yardımcı olacağını bilsem daha mutlu çalışırım.Ya da direk bu amaç için çalışsam.

Link to comment
Share on other sites

1 minute ago, Frankenstein said:

 

Hocam bu çok iyiymiş "Mesela kaba bir örnek vereyim
20 tane kadına gidip gelip sizi sıradan sikeyim dersen blokaj yersin, toplum seni atar.
Ama önce 3-4 tane güzel kadın bulup, onların başka kadınları çağırmasını sağlayıp, sonra o kadınlara "biz onla yattıktan sonra bir aydınlanma yaşadık, mucizevi bir adam" dedirtirsen, 20 tane kadını becerdiğin bir tarikatın olur.
Anladın mı farkı? " Ama hedefimi daha da açayım benim demek istediğim ben kendimi gerçekten sevmiyorum yaşamak istemiyorum ama vücudum ve bilincimde yok olmak istemiyor.  kendim için değil de gerçekten ihtiyacı olup bunu hak eden insanlar için bir faydam olsun istiyorum. Afrika da okul yapmak suya ulaşım sağlamak gıda yardımı yâda ne bileyim Greenpeace vs için çalışmak istiyorum.Bana bir yol gösterseniz gerçekten sadece bana değil ihtiyacı olan ve hakeden başkalarını da yardımcı olursunuz.En sevdiğim depressive Suicidal Black Metal grubu bile totalselfhatred.Ateistim ama 2008 ramazan ayında imsakiye de resmini gördüğüm karganın yemek için ölmesini beklediği derisi kemiklerine yapışmış Afrikalı çocuk aklıma gelir böyle şeyler düşününce mesela böyle insanlara yardım edeceğimi bilsem işim bile daha katlanır hale gelir.Kazandigim parayı escortlara harcamak artık beni tatmin etmiyor daha insana has duygular arıyorum.Yasim 30 toplumun işleyişini biraz ben de çözdüm toplum da başarılı olup değer görmek güç sahibi olmak istek ve arzularımı tatmin etmek vb ilgimi çekmiyor.Şu an çalışmanın sebebi sadece toplum da hor görülmemek ama kazandığım parayla zor durumda ki ve hakeden birilerine yardımcı olacağını bilsem daha mutlu çalışırım.Ya da direk bu amaç için çalışsam.

Bak sen hayatta küçük şeylere karar vermelisin.
Yani bir zabıta beyin ameliyatına giremez.
Sen de rahatsızım diyorsun, bu rahatsızlığınla yaşamak ölmek konulu seçimlerde düşünme yetkin yok.
O mecbur yaşamak olacak.
Varsayılan seçenek yaşamak.
Hastalığından iyileşmiştir raporu alırsan böyle konularda fikir yürütebilirsin.

  • Thanks 1
Link to comment
Share on other sites

8 dakika önce, Ateist-Bakış yazdı:

Bak sen hayatta küçük şeylere karar vermelisin.
Yani bir zabıta beyin ameliyatına giremez.
Sen de rahatsızım diyorsun, bu rahatsızlığınla yaşamak ölmek konulu seçimlerde düşünme yetkin yok.
O mecbur yaşamak olacak.
Varsayılan seçenek yaşamak.
Hastalığından iyileşmiştir raporu alırsan böyle konularda fikir yürütebilirsin.

Hocam ben de zaten yaşamak için bir amaç arıyorum ama kendim için yaşamak bana gerçekten acı veriyor 🤣

Link to comment
Share on other sites

20 saat önce, Aristo yazdı:

Bir çocuk yap ve onu bilim adamı yada düşünür yap gurur kaynağın olsun böylelikle güç istencini karşılamış ve mutlu ölüyor olursun.

İyi niyetli bir öneri ama hocam siz daha iyi bilirsiniz.Dışarıdan bakıldığında takdir gören, bir annenin yavrusuna karşı olan ilgisi şefkati ve fedakarlıklarını sorgulayıp bunun asıl sebebinin kadının kendi çıkarları ve tatmin duygusu olduğunu savunan bir felsefeci vardı.Bu görüşü öğrenene kadar ben de evlat edinip onu iyi bir şekilde yetiştirmek istiyordum.Fakat sanırım biraz para toplayıp Afrika'da insanların suya ulaşımını sağlamak benzeri şeyler yapacağım. Aslında bunda bile çevreme olmasa bile kendime ne kadar iyi bir insan olduğumu kanıtlamak için yapmış olacağım en azından bahsettiğim düşünür öyle savunuyor.

Link to comment
Share on other sites

7 dakika önce, Frankenstein yazdı:

İyi niyetli bir öneri ama hocam siz daha iyi bilirsiniz.Dışarıdan bakıldığında takdir gören, bir annenin yavrusuna karşı olan ilgisi şefkati ve fedakarlıklarını sorgulayıp bunun asıl sebebinin kadının kendi çıkarları ve tatmin duygusu olduğunu savunan bir felsefeci vardı.Bu görüşü öğrenene kadar ben de evlat edinip onu iyi bir şekilde yetiştirmek istiyordum.Fakat sanırım biraz para toplayıp Afrika'da insanların suya ulaşımını sağlamak benzeri şeyler yapacağım. Aslında bunda bile çevreme olmasa bile kendime ne kadar iyi bir insan olduğumu kanıtlamak için yapmış olacağım en azından bahsettiğim düşünür öyle savunuyor.

Güç istenci ben başardım yaptım diyebilme, insan önce kendi çıkarı doğrultusunda hareket eder. Çevresine iyi gözükebilsin ki tüm taktirleri toplayabilsin. 

Nichedir.

  • Thanks 1
Link to comment
Share on other sites

1 dakika önce, Aristo yazdı:

Güç istenci ben başardım yaptım diyebilme, insan önce kendi çıkarı doğrultusunda hareket eder. Çevresine iyi gözükebilsin ki tüm taktirleri toplayabilsin. 

Nichedir.

Güç istenci benim için de önemli bir itici güç toplumu ise fazla takmıyorum onların takdiri değil benim kendi doğrularım daha önemli.Sadece hor görülmemek için bir işte çalışıyorum. Anne ve çocuk hakkında ki fikirler niche ye mi ait

Link to comment
Share on other sites

3 dakika önce, Frankenstein yazdı:

Güç istenci benim için de önemli bir itici güç toplumu ise fazla takmıyorum onların takdiri değil benim kendi doğrularım daha önemli.Sadece hor görülmemek için bir işte çalışıyorum. Anne ve çocuk hakkında ki fikirler niche ye mi ait

Hayır ama güç istenci ve haz duygularının zirvanası kısmi olarak bağdaşıyor diyelim.

Bencil olmak bir kusur değil. Fazlası zararlıdır.

Herşeyin öyle ya.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...