Jump to content

Şiddet Nedir, Şiddete Karşı Olmak Nedir


somebody

Recommended Posts

7 saat önce, Kafir İmam yazdı:

Şiddet Nedir diye konu açayım dedim.

Susmak da bir şiddet midir? Veya bile bile yanlış yapmak da şiddet olabilir mi? Zorbalığa direnmek nasıl mümkün olabilir?  Veya kimlere şiddet uygulamak meşrudur? Devlet eliyle mi yoksa sivil yolla mı yapılırsa adına şiddet denir?

Fikirlerlerinizi bekliyorum.

 

Şiddet, birisinin istemediği bir şeyi ona karşı sözlü veya fiziksel olarak eyleme dönüştürmektir, bana göre. Şiddet ha kişisel olmuş ha devlet eliyle olmuş, farketmez.

Devlet, kanunları uygulamak adına yeri geldimi şiddeti kullanır. Bu noktada meşrulaşır, çünkü kanunların uygulanmasından devlet yükümlüdür. Ancak aynı zamanda kanunlara aykırı da hareket edemez. Ettiği vakit, uygulanan şiddet meşruluğunu kaybeder.

Diğer yandan, cinayet bir şiddet türü olmasına rağmen, kendi hayatınız tehlikede ise nefsi müdafaa noktasında meşrulaşabilir.

Link to comment
Share on other sites

14 saat önce, kavak yazdı:

Şiddet, birisinin istemediği bir şeyi ona karşı sözlü veya fiziksel olarak eyleme dönüştürmektir, bana göre. Şiddet ha kişisel olmuş ha devlet eliyle olmuş, farketmez.

Devlet, kanunları uygulamak adına yeri geldimi şiddeti kullanır. Bu noktada meşrulaşır, çünkü kanunların uygulanmasından devlet yükümlüdür. Ancak aynı zamanda kanunlara aykırı da hareket edemez. Ettiği vakit, uygulanan şiddet meşruluğunu kaybeder.

Diğer yandan, cinayet bir şiddet türü olmasına rağmen, kendi hayatınız tehlikede ise nefsi müdafaa noktasında meşrulaşabilir.

 

O zaman susmak da veya hiçbir şey yapmamak da şiddet olabiliyor. Çünkü susulmaması gereken yerde susmak , konuşulmaması gerekn yerde de konuşmak zarara sebep olabilir.

 

Bu nedenle şiddet kavramı eyleme bağlı değil, sonuca bağlı olarak tartışılabilir. Yani şiddet bir eylem değil bir sonuç diyebiliriz. Tıpkı hiçbirşey yapmayarak şiddet uygulayanlar gibi..

Link to comment
Share on other sites

9 saat önce, Kafir İmam yazdı:

 

O zaman susmak da veya hiçbir şey yapmamak da şiddet olabiliyor. Çünkü susulmaması gereken yerde susmak , konuşulmaması gerekn yerde de konuşmak zarara sebep olabilir.

Bu nedenle şiddet kavramı eyleme bağlı değil, sonuca bağlı olarak tartışılabilir. Yani şiddet bir eylem değil bir sonuç diyebiliriz. Tıpkı hiçbirşey yapmayarak şiddet uygulayanlar gibi..

Düşünceler eyleme geçmediği müddetçe yok hükmündedir, çünkü hukuk eylemin oluşup oluşmadığına bakar. Yani mesela birisi hakkında istediğin her şeyi düşünebilirsin, bu şey, ne şiddet sayılır ne de suç.

Link to comment
Share on other sites

17 saat önce, kavak yazdı:

Düşünceler eyleme geçmediği müddetçe yok hükmündedir, çünkü hukuk eylemin oluşup oluşmadığına bakar. Yani mesela birisi hakkında istediğin her şeyi düşünebilirsin, bu şey, ne şiddet sayılır ne de suç.

Sen ilkel hukuk sisteminden bahsetnişsin . O zaten herkesin malumudur. Hukuk önleyici olmalıdır , caydırıcılık ikinci planda kalmalıdır. Yani hukukun devreye girmesi için bir anlaşmazlık oluşması beklenmemelidir. Hukuk tam tersine anlaşmazlık oluşmaması için her zaman devrede olmalı. İşte bu yüzden şiddeti ortaya çıkaran nedenleri önce hukuk görmelidir.

 

Konuyu devletler ve anayasa üzerinden tartışırsak muazzam bir çelişkiler zincirine takılırız. En basitinden sokakta nerede torbacı var herkes biliyor ama polis ses etmiyor. Suç ortaya çıkmış ama hukuk yok. Neymiş onları takip edip arkasındaki baronları bulacaklarmış...😂😂😂😂

 

Önleyici hukuk olmadığında şiddetin ortaya çıkmasının bir anlamı da yok ki. Örneğin elektirik şirketine abone oluyorsun sözleşme imzalıyorsun. Ödemediğin takdirde ceza ve kesinti yaptırımı ile karşılaşacağını kabul ediyorsun. Ama anayasal hakların söz konusu olduğunda cezai bir yaptırım ortaya çıkmıyor. Devlet eliyle yapılan hırsızlığa kayıtsız kalmanın cezası yok . İşte şiddeti doğuran en büyük etken bu noktada oluşuyor. Sendikaya üyesin ama sendikal haklarını savunma zorunluluğun yok , yada sendika seni masada sattığında hesap sorma hakkın yok.

Link to comment
Share on other sites

18 dakika önce, Kafir İmam yazdı:

Sen ilkel hukuk sisteminden bahsetnişsin . O zaten herkesin malumudur. Hukuk önleyici olmalıdır , caydırıcılık ikinci planda kalmalıdır. Yani hukukun devreye girmesi için bir anlaşmazlık oluşması beklenmemelidir. Hukuk tam tersine anlaşmazlık oluşmaması için her zaman devrede olmalı. İşte bu yüzden şiddeti ortaya çıkaran nedenleri önce hukuk görmelidir.

Bunlara bir itirazım yok.

18 dakika önce, Kafir İmam yazdı:

Konuyu devletler ve anayasa üzerinden tartışırsak muazzam bir çelişkiler zincirine takılırız. En basitinden sokakta nerede torbacı var herkes biliyor ama polis ses etmiyor. Suç ortaya çıkmış ama hukuk yok. Neymiş onları takip edip arkasındaki baronları bulacaklarmış...😂😂😂😂

Elbette hukuk ve kanun açısından suç teşkil edilen eylemlerin önlenmesi gerekiyor. Ancak içinde yaşadığımız düzenin ideal olmağını biliyoruz. Hele ki kendi yaşadığın ülkenin devleti suç işleyenlerin peşinden gitmiyorsa, bu vahim bir durumdur aslında. Çünkü bunun da çeşitli sebepleri var. Bunlardan birisi devletin kurumlarında bazı çalışanların yoksuzluklara bulaşması mesela. Bunlar hukukun düzgün işlemesini engelliyorlar.

 

18 dakika önce, Kafir İmam yazdı:

Önleyici hukuk olmadığında şiddetin ortaya çıkmasının bir anlamı da yok ki. Örneğin elektirik şirketine abone oluyorsun sözleşme imzalıyorsun. Ödemediğin takdirde ceza ve kesinti yaptırımı ile karşılaşacağını kabul ediyorsun. Ama anayasal hakların söz konusu olduğunda cezai bir yaptırım ortaya çıkmıyor. Devlet eliyle yapılan hırsızlığa kayıtsız kalmanın cezası yok . İşte şiddeti doğuran en büyük etken bu noktada oluşuyor. Sendikaya üyesin ama sendikal haklarını savunma zorunluluğun yok , yada sendika seni masada sattığında hesap sorma hakkın yok.

 

Kanunlar, bir bakıma suçların önlenmesi için var zaten. Mühim olan, yürürlükte olan kanunların uygulanması ve herkese kanunlar karşısında eşit davranılması. Ve en önemlisi hukukun üstünlüğü ve bilhassa yargının bağımsızlığı olmalı. 

Dediğin gibi devletin kendisi suça seyirci kalıyorsa hatta kendisi bile bulaşıyorsa, orada adaletten veya yargının bagımsızlığından söz etmek mümkün değil maalesef.

Link to comment
Share on other sites

Şiddet sona erecek. Yakın bir zamanda. 50 yıl içinde.
Ancak yok olurken tüm şiddetlerin en büyüğü son bir şiddet yaşanacak.
Tüm dünyadaki mevcut sistemlerin hepsi santralizasyon yani merkezileşme sistemi üzerine kurulu.
İnsanlar bir kavram, ırk, temel vs yaratır ve etrafında birleşir.

Ben mevcut tüm insan sistemlerinin yok olmasının zorunluluğunu gören ve anlayan biri olarak ben de inceliyorum tüm bu yapıyı sık sık.
Yani insan merkezi otorite (centralization) temeli üzerine örgütlenen bir yapı kurmuş.
Bu yapıyı illüzyonlarla oluşturup duruyorlar.
Merkezde devlet, tanrı, inanç, vatan, ırk adı vs hep böyle illüzyon kavramlar yer alıyor.
Sonra gruplar bağlanıyor bu kavramlara.

 

Ancak bilişimle birlikte Desantralizasyon kavramı ortaya çıktı.
Merkezi otoritenin olmaması ve herkesin merkez olması.

Şu anda bilinen en organize ve yok edilemez desantralizasyon girişimi kripto paralar.
Yani bitcoin. Kripto paraları merkezi hiç bir otorite takip edemiyor, müdahale edemiyor ve de durduramıyor.
 

Yani merkezi otorite sistemi yavaş yavaş bilişim girişimiyle yok edilmeye başlandı.
Süreç kripto paralarla başladı, porno endüstrisinin kripto hareketleriyle büyüdü.
Ve şu anda oyunlar giriyorlar yavaş yavaş kripto para dünyasına.
Metaverse şirketleri de altyapılarını hazırlıyor.
Öyle ki Elon Musk'ın Starlink uydu ağının bu şirketlerle entegre olacağı konuşuluyor.

Bildiğimiz dünya son 50 yılını yaşıyor.
Daha sonraki süreçlerde bu Metaevren müteahhitleri çıkacak.
Yani sanal bir ortamda güzel bir evin, havuzun, manzaran var diyelim, 
Bu evin aynısını robot ve yazıcılarla üçüncü dünya ülkelerinde boş yerlere, çöllere, yüzen adalara yapmaya başlayacaklar.

Bilim kurgu falan değil dediklerim, şu anda bunlar kısmen kısıtlı yapılıyor zaten.

Yani Sudan çölünde futbol sahası gibi bir yerde bütün imkanlarıyla eve sahip olacak insan, dronlar koruyacak, lojistiği en yakın hammadde, gıda, su merkezinden yine dronlar yapacak.

Yeni gelecek bu.

Ancak bu gelecek en az 8 milyar insanın katledildiği bir kafatası yığını üzerine inşa edilecek.

O süreç bitcoin ile başladı.
Sürekli içeri değer çekiyor ve yenisini üretiyor kriptolar her gün.
Yasaklarla da, kısıtlamalarla da insanları daha çok kaynak sokmaya itiyorlar kripto dünyasına.

 

Link to comment
Share on other sites

8 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

Şiddet sona erecek. Yakın bir zamanda. 50 yıl içinde.
Ancak yok olurken tüm şiddetlerin en büyüğü son bir şiddet yaşanacak.
Tüm dünyadaki mevcut sistemlerin hepsi santralizasyon yani merkezileşme sistemi üzerine kurulu.
İnsanlar bir kavram, ırk, temel vs yaratır ve etrafında birleşir.

Ben mevcut tüm insan sistemlerinin yok olmasının zorunluluğunu gören ve anlayan biri olarak ben de inceliyorum tüm bu yapıyı sık sık.
Yani insan merkezi otorite (centralization) temeli üzerine örgütlenen bir yapı kurmuş.
Bu yapıyı illüzyonlarla oluşturup duruyorlar.
Merkezde devlet, tanrı, inanç, vatan, ırk adı vs hep böyle illüzyon kavramlar yer alıyor.
Sonra gruplar bağlanıyor bu kavramlara.

 

Ancak bilişimle birlikte Desantralizasyon kavramı ortaya çıktı.
Merkezi otoritenin olmaması ve herkesin merkez olması.

Şu anda bilinen en organize ve yok edilemez desantralizasyon girişimi kripto paralar.
Yani bitcoin. Kripto paraları merkezi hiç bir otorite takip edemiyor, müdahale edemiyor ve de durduramıyor.
 

Yani merkezi otorite sistemi yavaş yavaş bilişim girişimiyle yok edilmeye başlandı.
Süreç kripto paralarla başladı, porno endüstrisinin kripto hareketleriyle büyüdü.
Ve şu anda oyunlar giriyorlar yavaş yavaş kripto para dünyasına.
Metaverse şirketleri de altyapılarını hazırlıyor.
Öyle ki Elon Musk'ın Starlink uydu ağının bu şirketlerle entegre olacağı konuşuluyor.

Bildiğimiz dünya son 50 yılını yaşıyor.
Daha sonraki süreçlerde bu Metaevren müteahhitleri çıkacak.
Yani sanal bir ortamda güzel bir evin, havuzun, manzaran var diyelim, 
Bu evin aynısını robot ve yazıcılarla üçüncü dünya ülkelerinde boş yerlere, çöllere, yüzen adalara yapmaya başlayacaklar.

Bilim kurgu falan değil dediklerim, şu anda bunlar kısmen kısıtlı yapılıyor zaten.

Yani Sudan çölünde futbol sahası gibi bir yerde bütün imkanlarıyla eve sahip olacak insan, dronlar koruyacak, lojistiği en yakın hammadde, gıda, su merkezinden yine dronlar yapacak.

Yeni gelecek bu.

Ancak bu gelecek en az 8 milyar insanın katledildiği bir kafatası yığını üzerine inşa edilecek.

O süreç bitcoin ile başladı.
Sürekli içeri değer çekiyor ve yenisini üretiyor kriptolar her gün.
Yasaklarla da, kısıtlamalarla da insanları daha çok kaynak sokmaya itiyorlar kripto dünyasına.

 

Desantrilazyonu olduğu gibi sanal dünyaya bağlamışsınız. Ama bu durum insanları daha da köle yapacaktır. Çünkü gerçek dünyada çalışıp üretme ve özgür olma potansiyeli kişinin elindeyken sanal dünyada öyle bir hakkınız bile yok. Elon musk’ın uydusuna bağlısınız sadece..yada pornocu mafyanın server ağıyla yetinmek zorunda kalacaksınız. Daha fazlası için göreceğiniz tek şey “premium satın al” yazısı olacaktır. Ayrıca sanal dünyanın da baronları ağaları mafyası olacak.

Yani sanal dünya daha çok merkezileşme ve kontrol edilmeyi doğurur.

Link to comment
Share on other sites

2 hours ago, Kafir İmam said:

Yani sanal dünya daha çok merkezileşme ve kontrol edilmeyi doğurur.

 

Çatışma ve güçlü güçsüz savaşıyla yok edilir.
Bilgi ve deneyim temelli sistemlerde güç sanal değildir.
Ya bilgiyle, ya hesapla, ya formülle oluşturulur.
Mevcut sistemde güç illüzyonla oluşturuluyor her yerde.
İllüzyon sürekli kanser hücresi gibi bölünüp çoğalır, illüzyon illüzyonu yok eder ve en sonunda yine yeni bir illüzyon kalır ayakta.
Çatışma ve savaş bile illüzyondur mevcut sistemlerde.
Ama bu sistemi tamamen yok edersen ve hesap kitap gerçeklik temelli sistem kurulursa, hüküm sürecek yeni sistem ancak çalışıtkça, geliştikçe ayakta kalır.

Yani bir şeye mecbur ve bağımlı olmak zorunda değil.
Herkesin bilgi sahibi olduğu ortamda bağımlılık, mecburiyetlik yaratamazsın.
Baronlar oluşturamazsın, çünkü şeylerin ve oluşumların nasıl ve neden yapıldıklarının bilgisi vardır herkeste.

Biri hükmetme yönünde hamle yaparsa, bilgisini bu yönde hamle yapmak için kullanırsa,
Öbürü de hükmün yok edilmesi yönünde bilgiyi kullanabilir. Hepsi eşit olasılıklıdır.

Eski sistemdeki (yani şimdiki) gibi hükmedenin hükmüne karşı hamle yapmayı caydırıcı illüzyonlar yaratılamaz.
Bilginin olduğu yerde illüzyonlar, motivasyonlar, korkutmalar, dezinformasyonlar yaratılamaz. Bilgi ile yalan bir arada yaşayamaz.

Link to comment
Share on other sites

8 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

Çatışma ve güçlü güçsüz savaşıyla yok edilir.
Bilgi ve deneyim temelli sistemlerde güç sanal değildir.
Ya bilgiyle, ya hesapla, ya formülle oluşturulur.
Mevcut sistemde güç illüzyonla oluşturuluyor her yerde.
İllüzyon sürekli kanser hücresi gibi bölünüp çoğalır, illüzyon illüzyonu yok eder ve en sonunda yine yeni bir illüzyon kalır ayakta.
Çatışma ve savaş bile illüzyondur mevcut sistemlerde.
Ama bu sistemi tamamen yok edersen ve hesap kitap gerçeklik temelli sistem kurulursa, hüküm sürecek yeni sistem ancak çalışıtkça, geliştikçe ayakta kalır.

Yani bir şeye mecbur ve bağımlı olmak zorunda değil.
Herkesin bilgi sahibi olduğu ortamda bağımlılık, mecburiyetlik yaratamazsın.
Baronlar oluşturamazsın, çünkü şeylerin ve oluşumların nasıl ve neden yapıldıklarının bilgisi vardır herkeste.

Biri hükmetme yönünde hamle yaparsa, bilgisini bu yönde hamle yapmak için kullanırsa,
Öbürü de hükmün yok edilmesi yönünde bilgiyi kullanabilir. Hepsi eşit olasılıklıdır.

Eski sistemdeki (yani şimdiki) gibi hükmedenin hükmüne karşı hamle yapmayı caydırıcı illüzyonlar yaratılamaz.
Bilginin olduğu yerde illüzyonlar, motivasyonlar, korkutmalar, dezinformasyonlar yaratılamaz. Bilgi ile yalan bir arada yaşayamaz.

Ama tehlike şu ki internet insana doğru bilgi vermez. Sadece bir servis aracıdır. Doğru bilgi koyarsan doğru olur koymazsan yalan bilgi öğretir.

Bilginin işe yarar olması önemlidir. Boş bilginin kimseye faydası olmaz.

Bu sistemin insana fayda sağlamak niyetinde olduğunu düşünmüyorum.

Faydacı bir sistem olsaydı okullarda insanlara araç tamiri öğretirlerdi, dikiş dikmeyi , yemek yapmayı öğretirlerdi. Ama onun yerine oligarşinin zaferleri bilgi diye öğretiliyor. Yada hiç işe yaramaz çok teorik bilgiler ezberletiliyor.

Sistemi eski yeni olarak değerlendiriyorum. Sistem elemanları ve aristokrasisi tümüyle aynı birimlerden oluşuyor. Sadece yöntemleri değişiyor.

Doğada kendini özgür bulacak olan insan , sanal dünyada hiçbirşeyi doğru öğrenemez.

Link to comment
Share on other sites

3 hours ago, Kafir İmam said:

Ama tehlike şu ki internet insana doğru bilgi vermez. Sadece bir servis aracıdır. Doğru bilgi koyarsan doğru olur koymazsan yalan bilgi öğretir.

Bilginin işe yarar olması önemlidir. Boş bilginin kimseye faydası olmaz.

Bu sistemin insana fayda sağlamak niyetinde olduğunu düşünmüyorum.

Faydacı bir sistem olsaydı okullarda insanlara araç tamiri öğretirlerdi, dikiş dikmeyi , yemek yapmayı öğretirlerdi. Ama onun yerine oligarşinin zaferleri bilgi diye öğretiliyor. Yada hiç işe yaramaz çok teorik bilgiler ezberletiliyor.

Sistemi eski yeni olarak değerlendiriyorum. Sistem elemanları ve aristokrasisi tümüyle aynı birimlerden oluşuyor. Sadece yöntemleri değişiyor.

Doğada kendini özgür bulacak olan insan , sanal dünyada hiçbirşeyi doğru öğrenemez.

Sanal dünyayı niye işin içine katıyorsun anlamıyorum ikide bir?
Sanal dünya, internet, bilişim vs bir parşömenden başka bir şey değil.

Ayrıca bilgiden kastı somut bilgi. Bir helikopterin nasıl yapılacağı bilgisi, nasıl uçurulacağı bilgisi.
Bunları yanlış bilen zaten yok olur. Uçamaz düşer. :)
Formüllü müspet bilgilerin yanlış olma ihtimali olmaz.
Ya bilen bir ustadır insan ya da ahmak.
Biliyormuş taklidi yapan bir ahmak olamaz o şartlarda.

Örnek vereyim ELon MUsk kendi STarlink ağıyla hegemonya kurmaya başladı diyelim.
O anda salak salka sokağa çıkıp da döviz taşımaz insanlar.
Hegemonyayı yok etmek isteyenler adamın teknolojisinin plan, proje, özelliğini, çalışma sistemini masaya yatırır ve yok etme, alternetifini yapma, durdurma modelleri geliştirir.
Böyle bir dünyada Elon Musk aptal gibi herkesin bilgili ve eğitimli olduğu bir dünyaya meydan okuyamaz, öyle aptallık yapmaz.
Büyük sayılar yasası. Bir milyon kişiyi karşısına alırsa, sisteminin yok olma olasılığı mükemmele yakınsa milyonda bir olsa, o meydan okuduğu milyonluk kitleden yok etme ve yıkım alternatifi kesin çıkacaktır. BU bilgidir. Bu riske giremez. Bilimin yasalarına aykırı hareket edemez.

Ben şu anda bilişim ve interneti en etkili santralizasyon yok etme alanı diye örnek verdim.
Daha etkili sistem yok ediciler geliyor.
İlaç şirketleri, biyomekanik şirketleri, mekatronik, biyo mekatronik, robotik, şirketleri de etkili şekilde merkezi otoriteleri yok ederek geliyor.
Uzay şirketleri tam gaz devam ediyor.
Geçtiğimiz yılda yeni uzay şirketlerinin sahipleri keşif gezisine çıktı uzaya.
Blue Origin ve Amazon kurucuları turist olmak için çıkmadı uzaya.
Keşif yapmaya çıktı adamlar ve bu keşiflerin sonucu ikisi de önümüzdeki 5-10 yılda su gibi yüzer milyar dolar akıtacak.
Elon Musk zaten akıtıyor.
Bilişim ve İnternet devede kulak.
Yıkılıyor Merkezi sistemler.
Enterprise'lar dönemi başlayacak. Yani Girişimler dönemi.

Microsoft ve diğer bilişim devlerinin devasa projeleri vardır elbet.
Vakıf kurmazdı adam yoksa.
Vakıf bu tür girişimler kurmada esneklik sağlıyor.

Zaten dünyanın son 30 yılında merkezi otoritelerin bir fonksiyonu yok.
Hepsi şirketlerin etkinlikleri.
Yapay et üreticileri ortaya çıkarsa onlarla birlikte uzayın kolonileştirilmesi çok hızlanır.
Çünkü yapay et yapmak demek yapay gıda üretmek demektir.

Link to comment
Share on other sites

9 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

Sanal dünyayı niye işin içine katıyorsun anlamıyorum ikide bir?
Sanal dünya, internet, bilişim vs bir parşömenden başka bir şey değil.

Ayrıca bilgiden kastı somut bilgi. Bir helikopterin nasıl yapılacağı bilgisi, nasıl uçurulacağı bilgisi.
Bunları yanlış bilen zaten yok olur. Uçamaz düşer. :)
Formüllü müspet bilgilerin yanlış olma ihtimali olmaz.
Ya bilen bir ustadır insan ya da ahmak.
Biliyormuş taklidi yapan bir ahmak olamaz o şartlarda.

Örnek vereyim ELon MUsk kendi STarlink ağıyla hegemonya kurmaya başladı diyelim.
O anda salak salka sokağa çıkıp da döviz taşımaz insanlar.
Hegemonyayı yok etmek isteyenler adamın teknolojisinin plan, proje, özelliğini, çalışma sistemini masaya yatırır ve yok etme, alternetifini yapma, durdurma modelleri geliştirir.
Böyle bir dünyada Elon Musk aptal gibi herkesin bilgili ve eğitimli olduğu bir dünyaya meydan okuyamaz, öyle aptallık yapmaz.
Büyük sayılar yasası. Bir milyon kişiyi karşısına alırsa, sisteminin yok olma olasılığı mükemmele yakınsa milyonda bir olsa, o meydan okuduğu milyonluk kitleden yok etme ve yıkım alternatifi kesin çıkacaktır. BU bilgidir. Bu riske giremez. Bilimin yasalarına aykırı hareket edemez.

Ben şu anda bilişim ve interneti en etkili santralizasyon yok etme alanı diye örnek verdim.
Daha etkili sistem yok ediciler geliyor.
İlaç şirketleri, biyomekanik şirketleri, mekatronik, biyo mekatronik, robotik, şirketleri de etkili şekilde merkezi otoriteleri yok ederek geliyor.
Uzay şirketleri tam gaz devam ediyor.
Geçtiğimiz yılda yeni uzay şirketlerinin sahipleri keşif gezisine çıktı uzaya.
Blue Origin ve Amazon kurucuları turist olmak için çıkmadı uzaya.
Keşif yapmaya çıktı adamlar ve bu keşiflerin sonucu ikisi de önümüzdeki 5-10 yılda su gibi yüzer milyar dolar akıtacak.
Elon Musk zaten akıtıyor.
Bilişim ve İnternet devede kulak.
Yıkılıyor Merkezi sistemler.
Enterprise'lar dönemi başlayacak. Yani Girişimler dönemi.

Microsoft ve diğer bilişim devlerinin devasa projeleri vardır elbet.
Vakıf kurmazdı adam yoksa.
Vakıf bu tür girişimler kurmada esneklik sağlıyor.

Zaten dünyanın son 30 yılında merkezi otoritelerin bir fonksiyonu yok.
Hepsi şirketlerin etkinlikleri.
Yapay et üreticileri ortaya çıkarsa onlarla birlikte uzayın kolonileştirilmesi çok hızlanır.
Çünkü yapay et yapmak demek yapay gıda üretmek demektir.

Tamam da sanal dünyayı işin içine sen katıyorsun. Ben de cevap veriyorum.

Bazı kavramlar algı ile yönlendiriliyor. Bilişim demek internet demek değildir. Ama öyle anlatılıyor ve anlaşılıyor. Microsoft , sanal para falan bunlar bilişimin bir küçük parçasıdır.

Bilgi doğada üretilir.

Suni et yapılsa ney yapılmasa ney , şiddetle ne alakası var onu çözemedim. Suni gıda üretimi ve uzay kolonileşmesi şiddeti daha çok artıracak. Çünkü asker beslemek daha kolaylaşacak. Hatta kopya insanlar da devreye sokulursa şiddet daha çok artar. Canlılığın bilgisi insanın eline geçtikçe değeri düşer.

Link to comment
Share on other sites

2 hours ago, Kafir İmam said:

Tamam da sanal dünyayı işin içine sen katıyorsun. Ben de cevap veriyorum.

Bazı kavramlar algı ile yönlendiriliyor. Bilişim demek internet demek değildir. Ama öyle anlatılıyor ve anlaşılıyor. Microsoft , sanal para falan bunlar bilişimin bir küçük parçasıdır.

Bilgi doğada üretilir.

Suni et yapılsa ney yapılmasa ney , şiddetle ne alakası var onu çözemedim. Suni gıda üretimi ve uzay kolonileşmesi şiddeti daha çok artıracak. Çünkü asker beslemek daha kolaylaşacak. Hatta kopya insanlar da devreye sokulursa şiddet daha çok artar. Canlılığın bilgisi insanın eline geçtikçe değeri düşer.

Senin sorunun analoji yapamaman. Bu da açıkça gösteriyor ki bilincin %90 non-teist.

Ateist değilsin. Benim sorunum seni Ateist zannederek geniş skalada yazmam sana.

Artık sorun kalmadı. Muhabbet etmemek en iyisi. Kafana göre takıl.

Link to comment
Share on other sites

17 dakika önce, Ateist-Bakış yazdı:

Senin sorunun analoji yapamaman. Bu da açıkça gösteriyor ki bilincin %90 non-teist.

Ateist değilsin. Benim sorunum seni Ateist zannederek geniş skalada yazmam sana.

Artık sorun kalmadı. Muhabbet etmemek en iyisi. Kafana göre takıl.

Bunda kızacak ne var , bak sen anoloji yaptığını iddia ettiğin halde kendin de sinirleniyorsun. Yani senin birşeyi çok bildiğini sanman bile şiddete çare değil. Tam da bu konuyu tartışıyoruz. 

Başkasını anlamaman yada birinin yanlış bir bilgi sunduğunu düşünmen bile şiddete sebep olabiliyor . Örneğin sen..

Anoloji, bir durum için geçerli olan sebeplerin zıt bir durum için de geçerli olabileceğidir.

Baştan beri bunu söylüyorum. Konunun en başında şunu demişim , bazen susmak bile şiddete sebep olabiliyor.

Link to comment
Share on other sites

1 hour ago, Kafir İmam said:

Bunda kızacak ne var , bak sen anoloji yaptığını iddia ettiğin halde kendin de sinirleniyorsun. Yani senin birşeyi çok bildiğini sanman bile şiddete çare değil. Tam da bu konuyu tartışıyoruz. 

Başkasını anlamaman yada birinin yanlış bir bilgi sunduğunu düşünmen bile şiddete sebep olabiliyor . Örneğin sen..

Anoloji, bir durum için geçerli olan sebeplerin zıt bir durum için de geçerli olabileceğidir.

Baştan beri bunu söylüyorum. Konunun en başında şunu demişim , bazen susmak bile şiddete sebep olabiliyor.

Şiddet diye tanımladığın nedir ki senin?
Depremler? Seller? Tsunamiler şiddet mi?
Hepiniz çok çeşitlilik diye illüzyona tutulmuşsunuz.
Farklı davranış modelleri, düşünceler sloganları arasında 2 kere 2 işleminin sonuna kafanıza göre 5 eder, 10 eder, 100 eder diye saçmalıkları sıralıyorsunuz.
Aklınızın kontrolünü ortak algıya bırakmışsınız.
Bak, 
Eğer 2 kere 2 sonucu 4 ediyorsa, ki kesinlikle ediyor, 4 eden sonucun diğer tüm sonuçları üretenleri, bu sonuçları yok etmesi şiddet değildir.
Bu sonuçların yaşaması gerektiği halde onlara yaşam alanı sunan kirlilik vardır demektir.
Bilimde, bilgide, maddecilikte çok çeşitlilik veya farklı yaklaşımlar yoktur.
Farklı sonuç tespit çabaları vardır. Mesela 5 farklı bilim adamı kulağın evrimini inceler ve incelemesine giren unsurlar farklı farklı olabilir, ama kurallar, ana ilke farklı olmaz.
Aslında fark yoktur bilimde. Herkes aynı şeyi üretmeye çalışır. Nesnel kesin sonucu.

Senin kanser olman ve bunun sana söylenmesi şiddet değildir.
Senin aptal olman ve bunun sana söylenmesi şiddet değildir.
Senin bilgisi olmayan bir cahil olman ve bunun sana söylenmesi şiddet değildir.
Bunlara küsüyoruz diyen %90 insan nüfusu güçsüzdür. Eğer onların hükmü geçiyorsa, ben haklıyım.
Yaşaması, hayatta olmaması gereken %90 bir kitle hayatta kalıyor ve kaynak tüketiyor demektir.
Onların ve sistemlerinin yok edilmesi de şiddet değildir.
 

Link to comment
Share on other sites

1 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

Şiddet diye tanımladığın nedir ki senin?
Depremler? Seller? Tsunamiler şiddet mi?
Hepiniz çok çeşitlilik diye illüzyona tutulmuşsunuz.
Farklı davranış modelleri, düşünceler sloganları arasında 2 kere 2 işleminin sonuna kafanıza göre 5 eder, 10 eder, 100 eder diye saçmalıkları sıralıyorsunuz.
Aklınızın kontrolünü ortak algıya bırakmışsınız.
Bak, 
Eğer 2 kere 2 sonucu 4 ediyorsa, ki kesinlikle ediyor, 4 eden sonucun diğer tüm sonuçları üretenleri, bu sonuçları yok etmesi şiddet değildir.
Bu sonuçların yaşaması gerektiği halde onlara yaşam alanı sunan kirlilik vardır demektir.
Bilimde, bilgide, maddecilikte çok çeşitlilik veya farklı yaklaşımlar yoktur.
Farklı sonuç tespit çabaları vardır. Mesela 5 farklı bilim adamı kulağın evrimini inceler ve incelemesine giren unsurlar farklı farklı olabilir, ama kurallar, ana ilke farklı olmaz.
Aslında fark yoktur bilimde. Herkes aynı şeyi üretmeye çalışır. Nesnel kesin sonucu.

Senin kanser olman ve bunun sana söylenmesi şiddet değildir.
Senin aptal olman ve bunun sana söylenmesi şiddet değildir.
Senin bilgisi olmayan bir cahil olman ve bunun sana söylenmesi şiddet değildir.
Bunlara küsüyoruz diyen %90 insan nüfusu güçsüzdür. Eğer onların hükmü geçiyorsa, ben haklıyım.
Yaşaması, hayatta olmaması gereken %90 bir kitle hayatta kalıyor ve kaynak tüketiyor demektir.
Onların ve sistemlerinin yok edilmesi de şiddet değildir.
 

Yine boş konuşmuşsun.. oksimoron tarzı iddialarınla sırf haklı çıkmak için yazıyorsa yaz. Bana ne bundan...

İki kere iki kesinlikle dört edermiş..bak örneğin o kadar gıdayı beynine ulaştırıyorsun ama 1 etmiyor.

Sana bir şeyi anlamadan konuşmama tavsiyesi vermek de şiddet değildir. Senin ileri derecede obsesif kompulsif bozukluk olduğunu söylemek de şiddet değildir.

Sana pisikoloğa gitmeni söylemek de şiddet değildir. 

Ne bu öfke 😂😂

Polemik yapmak için mi yazıyorsun.

 

Link to comment
Share on other sites

1 hour ago, Kafir İmam said:

Yine boş konuşmuşsun.. oksimoron tarzı iddialarınla sırf haklı çıkmak için yazıyorsa yaz. Bana ne bundan...

İki kere iki kesinlikle dört edermiş..bak örneğin o kadar gıdayı beynine ulaştırıyorsun ama 1 etmiyor.

Sana bir şeyi anlamadan konuşmama tavsiyesi vermek de şiddet değildir. Senin ileri derecede obsesif kompulsif bozukluk olduğunu söylemek de şiddet değildir.

Sana pisikoloğa gitmeni söylemek de şiddet değildir. 

Ne bu öfke 😂😂

Polemik yapmak için mi yazıyorsun.

 

Bana bak ergen kaldırım parkesi
Yazdıklarımı anlayamıyorsun, bu senin yetersizliğin
Kafan çalışmıyor.
Oksimoronu siktirtme bana.

Ukala ukala üstten üstten yazı yazma bir daha şımarık velet seni.
 

Link to comment
Share on other sites

Bu başlıkta uzun uzun benzetmelerle detaylarla anlatmıştım ama ne kadar bilirsen bil, bildiğin karşındakinin anladığı kadardır kuralından dolayı anlaşılmadığından en basit haliyle özetleyeyim.

1- Bu dünyada şiddet vardır çünkü insan sistemleri illüzyonlara dayalıdır.
2- İllüzyonlar inançtır.
3- Tüm illüzyonların birbiriyle çatışması kaçınılmazdır ve haliyle hep şiddet çıkar.
4- Bütün bu illüzyonları gerçeğin acı yüzü er geç yok edecektir.
5- Ancak gerçekle yüzleşmenin yaratacağı son büyük şiddet, illüzyonlara bağlanmış insanların yüzde doksanını yok edecektir.

Bütün bu durumlar bir görüş değil bir tespittir.
Kendini kandıran herkes gerçekle yüzleşir ve kandırılmışlığı yok olur.

Dünyayı, gerçekliği, evrimi, maddeyi anlamamış birisinin sorudur bu "Şiddet Nedir"


 

Link to comment
Share on other sites

Mevcut dünya düzenin nasıl yıkılacağı, illüzyonların nasıl sonlanacağı, inananların tabiriyle kıyametin nasıl kopacağı (tüm tetikleyici ve etkenleriyle) önceki mesajlarımda var.
Üç aşağı beş yukarı olaylar zincirinin bir haritasını çıkarabilirsiniz. Yanılgı payım en fazla %5 olabilir. Bu da sürpriz faktörüdür.

Link to comment
Share on other sites

12 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

Mevcut dünya düzenin nasıl yıkılacağı, illüzyonların nasıl sonlanacağı, inananların tabiriyle kıyametin nasıl kopacağı (tüm tetikleyici ve etkenleriyle) önceki mesajlarımda var.
Üç aşağı beş yukarı olaylar zincirinin bir haritasını çıkarabilirsiniz. Yanılgı payım en fazla %5 olabilir. Bu da sürpriz faktörüdür.

Kendi cahilliğini sürpriz faktör olarak süsleyip bilgi diye satmak da nedir ya..

Sürpriz dediğin senin safi cahilliği😁

Link to comment
Share on other sites

On 15.02.2022 at 08:09, Ateist-Bakış yazdı:


Kelime seçimine, bakış açısına bak.
Yobaz dincinin teki.
Tanrı figürünü gerçek sanıyorsun değil mi?
Hangi formda? Gaz halinde değil mi?

Bu dünyaya senin gibi üretilmiş insan lazım değil , üreten insan lazım .. sonuçta çoğunuz aynı fötün mahsülüsünüz.

 

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...