Jump to content

Psikiyatrik Hastalıklar ve Beslenme İlişkisi


Sputnik

Recommended Posts

Depresyon, otizm ve hatta şizofreni gibi ağır hastalıkların sağlıklı beslenme ile ilişkisi araştırılıyor. Bilimsel açıdan çok ilerleme var ama tedavilere pek yansıdığını görmüyoruz. Genellikle ketojenik diyet veya düşük karbonhidrat diyeti tavsiye ediliyor. Bu alandaki güçlü kanıtlara rağmen, psikiyatristlerin çoğunun bu sağlıklı beslenme-diyet konusuyla ilgilenmemesinin nedeni ne olabilir? 

İlgilenen var ama sayıca çok az. Birde sadece otizm hakkında konuşuyorlar. 

Link to comment
Share on other sites

Çok normal bence. Uzun bir süre taş devri diyetine göre beslendik. Vücut biyolojimiz buna alıştı, buna göre evrimleşti. Ve evrimin tedriciliğinin yanında, bizler çok hızlı bir şekilde diyetlerimizi değiştirdik. Bugün sağlıklı beyni olan insanların bile beslenme sebebiyle kortizol seviyeleri tavan yapıyor, sadece beslenme nedeniyle tüm gün stres peşlerini bırakmıyor. 

Görüyorum ki bu yılda bile hala sadece edebiyat yapan psikologlar var, hiçbiri biyolojimizle ilgilenmiyor. Günümüz psikiyatristlerinin de böyle bir yeniliğe hemen ayak uyduracağını sanmıyorum. 

Link to comment
Share on other sites

1 saat önce, Plütoncu yazdı:

Çok normal bence. Uzun bir süre taş devri diyetine göre beslendik. Vücut biyolojimiz buna alıştı, buna göre evrimleşti. Ve evrimin tedriciliğinin yanında, bizler çok hızlı bir şekilde diyetlerimizi değiştirdik. Bugün sağlıklı beyni olan insanların bile beslenme sebebiyle kortizol seviyeleri tavan yapıyor, sadece beslenme nedeniyle tüm gün stres peşlerini bırakmıyor. 

Görüyorum ki bu yılda bile hala sadece edebiyat yapan psikologlar var, hiçbiri biyolojimizle ilgilenmiyor. Günümüz psikiyatristlerinin de böyle bir yeniliğe hemen ayak uyduracağını sanmıyorum. 

Evrim ağacı sitesinde şöyle bir yazı buldum. Şurası gerçekten ilginç;

Alıntı

Paleopatologların iskeletlerden elde ettiği çıkarımlar arasında tarih boyunca insan boyundaki değişim öne çıkmakta. Yunanistan ve Türkiye’de buzul çağının sonlarından kalan iskeletlere bakıldığında erkekler için ortalama uzunluk cömert bir rakam olan 1,75 m ve kadınlar için de 1,65 m idi. Tarıma geçişle birlikte boylar dramatik şekilde kısaldı; M.Ö. 3000’e gelindiğinde erkekler için ortalama 1,60 m ve kadınlar için 1,52 m. Klasik dönemde boy uzunluğu hafif derecede arttı, ama günümüzde Yunanlılar ve Türkler hala uzak geçmişteki atalarının ortalama boy uzunluğuna erişmiş değil.

Tarıma geçişle birlikte boy ortalaması kısalmış. Başka bir yerde, taş devri insanlarının beyinlerinin daha büyük olabileceği iddiasını okumuştum. 

Link to comment
Share on other sites

Tarıma geçişle birlikte bir sürü hastalık ortaya çıkıyor zaten; diyabet, yüksek kolesterol vb. 

Taş devri beynimiz, öyle evrimleşti ki tarım devrimi bir sürü uyumsuzluk yarattı. Eskiden istediğimiz yiyecekleri her zaman bulamıyorduk, bulduğumuzda da sonuna kadar tıkınmamız ve alabildiğimiz kadar kilo almamız gerekiyordu. Ama tarım devrimi yiyecek fazlasını ortaya çıkardı, bu da genlerle birleşince durum ortada; obezite, aşırı beslenme, şeker komaları, insülin direnci... 

 

Link to comment
Share on other sites

  • 7 ay sonra...

Herkese merhaba atipik psikoz hastasıyım Türkiye de de Norveç te olduğu gibi psikoz hastalarının ilaçsız tedavi edilmesi için naçizane bir kampanya başlattım konu ile ilgili haber BBC de var doktor Magnus P Hald diye bir bölüm başkanı başlatmış bu tedavi yöntemini ben kendi durumumda ilaç almadığım dönem de bazen sanrıların mantıksız ve gerçek dışı olduğunu kendime kanitlayabiliyorum psikoterapi ile bu sanrılar dan ilaçsız tamamen kurtulabilecegimi düşünüyorum kuruntudan kurtulmak için de kampa gidiyorum etrafım da sadece tanıyıp güvendiğim kişiler olduğunda yada hiç kimse olmadığı zaman bu semptom da ilaçsız geçiyor kampanya yi Türk psikiyatri derneği ve tihek e gönderdim onlardan da sizden istediğim gibi görüş öneri ve desteklerini istedim

Link to comment
Share on other sites

Yakın zamanda bir intihar teşebbüsüm oldu artık ilacın yan etkilerine dayanamıyorum bu tedavi yöntemi ülkemize gelmezse bu kez başladığım işte sonunu getireceğim kuruntudan kurtulmak için sürekli bir dağ başında tek başıma kalamam ama bir köy yada herkesin birbirini tanıdığı küçük bir mahalle de işimi görür en son 3. atağım da panik atak geçirmişim yaptıklarımı hatırlamıyorum son çare İsveç deki karakter yoksunu dayimdan bile yardım isteyeceğim sizce Türk psikiyatri hekimlerinin insafına sıgınmali yada John Nash gibi hiç bir destek olmadan ilacı kendim mi birakmaliyim ilaçsız yaşayabilirim ama bunu bir psikoterapist desteği olmadan yapmak biraz riskli kesinlikle en ufak bir şekilde dahi strese girmemem lazım yoksa doktor 4.atakda geri dönüş olmaz diyor cevaplarınız için teşekkür ederim 

Link to comment
Share on other sites

1 hour ago, Frankenstein said:

Yakın zamanda bir intihar teşebbüsüm oldu artık ilacın yan etkilerine dayanamıyorum bu tedavi yöntemi ülkemize gelmezse bu kez başladığım işte sonunu getireceğim kuruntudan kurtulmak için sürekli bir dağ başında tek başıma kalamam ama bir köy yada herkesin birbirini tanıdığı küçük bir mahalle de işimi görür en son 3. atağım da panik atak geçirmişim yaptıklarımı hatırlamıyorum son çare İsveç deki karakter yoksunu dayimdan bile yardım isteyeceğim sizce Türk psikiyatri hekimlerinin insafına sıgınmali yada John Nash gibi hiç bir destek olmadan ilacı kendim mi birakmaliyim ilaçsız yaşayabilirim ama bunu bir psikoterapist desteği olmadan yapmak biraz riskli kesinlikle en ufak bir şekilde dahi strese girmemem lazım yoksa doktor 4.atakda geri dönüş olmaz diyor cevaplarınız için teşekkür ederim 

Nelerle kendini ortaya koyuyor senin psikozun? Özel değilse ve terapi gibi algılama yanılgısına düşmeyeceksen genel sohbet edebilir misin?

Link to comment
Share on other sites

Örneğin bir ay su içme dünyayı kurtar gibi sesler duyuyorum ilk başta dünyayı kurtarmak çok cazip geliyor sonra bir hafta civarı su içmez isem öleceğim aklıma geliyor ses ile bir pazarlığa tutuşuyoruz bir noktadan sonra iş gülünç bir hal alıyor mantıksız ve gerçek dışı olduğunu kanitlayinca da ses kesiliyor beni daha çok insanların bana zarar vereceği kuruntusu rahatsız ediyor mesela tehlikeli suçluların bulunduğu bir koğuşa düşerseniz sürekli kendinizi tehdit altında hissedersiniz ya ben de sürekli yabancıların bana zarar vereceğini düşünüyorum büyük bir strese giriyorum bu da atak geçirmeme sebeb oluyor ilacı bırakırsam etrafımda sadece tanıyıp güvendiğim insanları bulunduracagim bu durumda kuruntum da olmuyor 

Link to comment
Share on other sites

Bir de çok yaygın görülen düşüncelerimin bir şekilde bütün insanlar tarafından bilindiği semptomu var bu ilaçla dâhi geçmiyor buna çözüm olarak da hastane de yatarken satranç oynayıp hamlelerimi bilip bilmediklerini test ettim ama rakibim o kadar ağır ilaçlar alıyordu ki kendisinin bile farkında değildi sadece bu semptomu çürütemiyorum eğlenceli kısmı da çok fazla dejavu yaşıyorum ve Olasılıksız kitabında ki karakterin kafe de otururken yaşadığı deneyimi birebir aynı şekilde yaşıyorum tek fark benim gördüklerim bazen 6 ay bir yıl sonra gerçekleşiyor uzamasın diye bunları yazmıyorum ama isterseniz bir kaç örnek verebilirim ilginize teşekkür ederim 

Link to comment
Share on other sites

1 hour ago, Frankenstein said:

Örneğin bir ay su içme dünyayı kurtar gibi sesler duyuyorum ilk başta dünyayı kurtarmak çok cazip geliyor sonra bir hafta civarı su içmez isem öleceğim aklıma geliyor ses ile bir pazarlığa tutuşuyoruz bir noktadan sonra iş gülünç bir hal alıyor mantıksız ve gerçek dışı olduğunu kanitlayinca da ses kesiliyor beni daha çok insanların bana zarar vereceği kuruntusu rahatsız ediyor mesela tehlikeli suçluların bulunduğu bir koğuşa düşerseniz sürekli kendinizi tehdit altında hissedersiniz ya ben de sürekli yabancıların bana zarar vereceğini düşünüyorum büyük bir strese giriyorum bu da atak geçirmeme sebeb oluyor ilacı bırakırsam etrafımda sadece tanıyıp güvendiğim insanları bulunduracagim bu durumda kuruntum da olmuyor 

Aklında sabitin var mı?
Yani aklın karıştığında doğru referans noktası olarak kabul ettiğin birisi, bir nokta, bir cihaz, bir günlük, bir liste gibi?
 

Ayrıca quantum teorileri içerisinde yer alan alternatif veya paralel gerçeklik düşüncelerini duydun mu? Ya da okudun mu hiç?
 

Link to comment
Share on other sites

Açıkçası ilk soru için biraz düşünmem lazım 2.si içinde biraz cahilim ama öğrenmeyi severim bu konularda önerdiğiniz bir makale yada kitap varsa kısa sürede okuyup bir fikir belirtelebilirim sadece sanrı görmeye başladığım zaman sıradan bir insanın normal hayatında yaşayacağı bir deneyim olup olmadığını sorguluyorum ve eğer olağanüstü bir durum ise çürütmeye çalışıyorum bu arada beş yıldir aralıksız ilaç kullanıyorum geçmeyen tek belirti düşüncelerimin yayınlandığı ve birileri tarafından sürekli takip edilip izlendigim düşüncesi bahsettiğiniz düşünceleri şimdiden araştırmaya başladım https://evrimagaci.org/coklu-evren-teorisi-nedir-paralel-evren-teorisi-ile-farklari-nelerdir-paralel-evrenler-teorisi-deneysel-mi-9810 bu yazıyı buldum bir okuyum bakalım 

Link to comment
Share on other sites

Birinci soruyu şunun için sordum.
Şimdi sen kendini okyanusta giderken su alabilecek, motoru bozulup dalgalarda sürüklenebilecek riskli bir gemi olarak görmen gerekiyor.
Kafanda üretilebilecek ve kendini inandırabileceğin olası senaryo sayısı 30 rakamını aşmaz.
Örnek veriyorum,
1- Bir grup insanın kendi aralarında konuşup gülerken benim bu konuşup gülmeleri benle ilgili algılamam ve insan davranışlarıyla uçuk kaçık şiddetle sonuçlanacak bir olaylar zinciri başlatmam
2- Uzaylıların beni kaçırması 
3- Bir grup bilim tarikatının benim vücuduma çip takması
4- Düşüncelerimi okuyabilen bir insan çetesinin hedefinde olmam
vs vs vs
Bir sürü senaryo yazıp, bunların gerçekleşmesi olasılığına bak.
Bu olasılıkları absürt saçmalık kategorisine indir.
Ama öyle sadece bakmakla saçmalık kategorisine indirmen yetmez.
Senin beynin farklı çalışıyor.

Aklında oluşabilecek senaryolar listesini yazıp bunları saçmalık diye bir kağıda tek tek yazıp kategorize etsen de, beynin sana yeni oyunlar oynayabilir.
İşte burada senin hatırlaman gereken şey daha önce bir kağıda yazıp çürüttüğün senaryoları aklına getirmek, onlarla ilgili vardığın saçmalık sonucunu hatırlayıp beyninin sana oynadığı yeni oyuna uygulamak.

Bunu sadece bir sabit belirleyerek yapabilirsin.
BU bir yüzük olur, saat olur, bir bozuk para olur (özel para), bir defter olur, bir anahtarlık olur, beynin oyun oynamaya girişince o sabiti kullanarak beynine "geç bu hikayeleri bir kere analiz yapmıştım ben" komutu yollaman lazım.
Beyin ritüelleri sever.

Bir gün otur, aklına gelen tuhaf senaryoları, hayal gücünle gelebilecek senaryoları, filmlerden gördüğün insana oyun oynanan senaryoları tek tek bir kağıda yaz.
50'den fazla senaryo olsun.
Sonra gerçekten olma olasılıklarını düşün, sıfırla, sıfırlamak için analiz et.
BU analizi ve sıfırlama işlemini bir obje defter nesneye endeksle, yanında tutacağın bir cisimle birleştir.
Otobüste vapurda trende giderken değişiklik hissedersen o obje veya nesneyi eline alıp düşüncelerini tersine çevir.

Bir de büyük riskleri eleyebilirsin kafadan.
Örneğin seni öldürmeye çalışan bir grup insan var mı? yok.
Senin süper güçlerin var ve seni kesip bu güçleri almak isteyenler var mı? Yok.
Otobüste, vapurda, trende zombi sürüsü gibi sana koşabilecek kitleler var mı? yok
Böyle en büyük absürtlükleri eleyebilirsin.

Senin beynin isteğin dışında yaratıcılık ortaya koyuyor.
Yani vahşi at gibi.
EĞitmen gerekiyor.

Sonra bu yaratıcılığı silah olarak kullanabilirsin kontrol edebilirsen.
Komplo teorisyeni olursun, sosyal medya ve internetten düşüncelerini, gücünü sunarsın.
Sen ortaya at da inanan yarısı ile inanmayan diğer yarısı tartışmaya girişsin.

Kendine disiplinli bir yaşam dayatmalısın.
Risk analizleri, yapıp sürekli bu hastalık açığımı nereden yakalar? Diye sorup senaryo çalışabilir, kendini güçlü kılabilirsin.

Hastalığının istatistiklerine de ulaş.
Basından, hastaneden doktorundan vs,
Bu hastalığa sahip bireylerde kontrol mekanizması kurmadıklarında en çok ne gibi sonuçlar ortaya çıkıyor diye istatistikleri kullanabilirsin.
Birilerine şiddet, toplum içinde uygunsuz davranış, ahlaka aykırı davranış mı?
Senin gibiler kontrolü denetimi ve ilacı bıraktığında tüm dünyada ne gibi vakalar çıkıyor.
Bunlarla kendine emniyet zırhı örebilirsin.


Çoklu evren meselesine gelince.
Bu farklı bir şey.
Ben alternatif gerçeklik dedim.
Bir düşünceye göre, her an, her saniye, yaptığımız seçimlerle farklı alternatif gerçeklikler oluşuyor.
Mesela şu anda bu yazıyı 2 saat içinde okursan 2 saat içinde okuyan sen ile 4 saat sonra okuyan sen farklı bir gerçekliğin üyesi oluyorsunuz.
Küçük bir seçim farkı bölünmeye neden oluyor farklı alternatif gerçeklikler oluşturuyor.
Kalemi tutan sen ile kalemi düşüren sen bölünerek farklı evrenlere ayrılıyorsunuz.

Bu alternatif gerçeklikler teorisini aklına gelen tuhaf şeyleri kontrol etmek için hatırlayabilirsin.


Sen beyninin yaratıcılığını, ürettiği senaryoları zapt edemiyorsun.
Kontrol altına alman gerek.
Bu hastalığının olduğunu bilmek bile seni avantajlı yapıyor.

Kısaca sana diyorum ki, sen bir uçaksın, seni ele geçirip şehre düşürecek teröristler tarafından ele geçirilme riskin yüksek (hastalığın yüzünden)
O halde kokpitini kırılamaz ve kurşun geçirmez yap.
Böylece kokpite giremezler.
Uçağın kalanında karışıklık oluşsa bile, yönetimi sende oldukça istediğin yere hasarsız indirebilirsin.




 

  • Thanks 1
Link to comment
Share on other sites

Sayın ateist bakış gerçekten çok teşekkür ederim hiç kimse hastalıgımla böyle ilgilenmemişti bu dakikadan sonra hayatımı sizin felsefenize göre yaşayacağım yazınızı terapistim ve diğer şizofreni arkadaşlar ile paylaşmak için sizden izin istiyorum sizin yolunuz ile bir terapiste ihtiyaç duymadan da ilaçsız yaşayabileceğime inanıyorum geriye sadece ilacı bırakırsam zeka seviyemin düşeceği miti kalıyor gerçekten çok değerli bir insansınız bir de körleme satranç öğrenip zihnimi her an her yerde meşgul etmeyi düşünüyorum 

Link to comment
Share on other sites

22 minutes ago, Frankenstein said:

Sayın ateist bakış gerçekten çok teşekkür ederim hiç kimse hastalıgımla böyle ilgilenmemişti bu dakikadan sonra hayatımı sizin felsefenize göre yaşayacağım yazınızı terapistim ve diğer şizofreni arkadaşlar ile paylaşmak için sizden izin istiyorum sizin yolunuz ile bir terapiste ihtiyaç duymadan da ilaçsız yaşayabileceğime inanıyorum geriye sadece ilacı bırakırsam zeka seviyemin düşeceği miti kalıyor gerçekten çok değerli bir insansınız bir de körleme satranç öğrenip zihnimi her an her yerde meşgul etmeyi düşünüyorum 


Otorite kavramı olmadan olmaz hastalıklarda
Doktorunuzla yakın temasta olmalısınız.
O bir otorite çünkü. Bu kavram olmadan olmaz.

  • Thanks 1
Link to comment
Share on other sites

  • 3 hafta sonra...
On 29.05.2022 at 22:24, Frankenstein yazdı:

Herkese merhaba atipik psikoz hastasıyım

Psikiyatristin kan tahlillerinde d vitaminini ölçtürdü mü? D vitamini takviyesi kullanmıyorsan %90 ihtimalle d vitamini seviyen düşüktür. Şizofrenlerin genelinde böyledir bu. Tavsiyem bu vitaminin kapsül takviyesini al ve yüksek doz kullan. 

Şizofreni hastası birinin iyileşmesi için d vitamini seviyesi en az 80-90 olmalı. Yani çok yüksek olmalı. Birde doktorunun yazdığı antipsikotik ilaçları kullanmazsan hastalığın ilerleyecektir. 

Link to comment
Share on other sites

9 saat önce, Sputnik yazdı:

Psikiyatristin kan tahlillerinde d vitaminini ölçtürdü mü? D vitamini takviyesi kullanmıyorsan %90 ihtimalle d vitamini seviyen düşüktür. Şizofrenlerin genelinde böyledir bu. Tavsiyem bu vitaminin kapsül takviyesini al ve yüksek doz kullan. 

Şizofreni hastası birinin iyileşmesi için d vitamini seviyesi en az 80-90 olmalı. Yani çok yüksek olmalı. Birde doktorunun yazdığı antipsikotik ilaçları kullanmazsan hastalığın ilerleyecektir. 

Teşekkür ederim hocam 5 gündür ilaçsız yaşıyorum böyle devam etmeyi düşünüyorum.Bakmadiklari tahlil kalmadı ama işin kolayına kaçıp uyuşturucu ya devam ediyorlar sadece ben de ilacı bıraktım.Sadece zeka geriliği yaşamak korkutuyor beni bu da ne kadar doğru bilmem.Norveç zaten ilaçsız tedavi ediyor hastaları haber BBC de mevcut ama ekonomik nedenler ve yeterli terapist olmadığı için ülkemize gelmeyecek Norveç yöntemi katatonik yada hebefrenik duruma girmezsem diğer semptom ve belirtiler ile baş edebilirim.

Link to comment
Share on other sites

52 minutes ago, aFikir said:

Çok çekingen birine ne tavsiye edersin? 

Çekindiği konuları yazmasını bir yere.
3-5 tane senaryodur o.

Mesela kız çekingenliği için (erkeklerde yaygındır) en gerilimli anı yaşayacak senaryoya girmeyi öneririm. Yani kalabalıkta bir kızla tanışmaya çalışmak.
Ya da 5 kere reddedilene kadar tanımadığın kızlarla konuşmaya çalışmak gibi.

Kendini ifade çekingenliği için kalabalık bir restoranda sorun çıkarıp bağıra bağıra tepki verip gitmek.
Mesela McDonalds da bir daha gelmeyeceğim buraya bu yaptığınız nedir diye tüm herkes duyacak şekilde bağırıp çağırıp tepsiyi atıp gidebilirsin.
Çekingensen korkularını kontrollü yaşamalısın.
Hiç bir şey bilmiyorsan bir doktor dosyası kağıt kalem al sokakta insanlarla rastgele konuş. Bir araştırma için bir kaç soru sorabilir miyim de.
Bu test ve görevleri dikkatli tasarlaman lazım.
McDonald yerine başka bir yerel restoran seçersen döverler seni bak.
AVM içinde bir restoran veya kalabalık mekanlar olmalı.
Oralarda dene bu senaryoları, güvende olursun.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

16 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

Çekindiği konuları yazmasını bir yere.
3-5 tane senaryodur o.

Mesela kız çekingenliği için (erkeklerde yaygındır) en gerilimli anı yaşayacak senaryoya girmeyi öneririm. Yani kalabalıkta bir kızla tanışmaya çalışmak.
Ya da 5 kere reddedilene kadar tanımadığın kızlarla konuşmaya çalışmak gibi.

Kendini ifade çekingenliği için kalabalık bir restoranda sorun çıkarıp bağıra bağıra tepki verip gitmek.
Mesela McDonalds da bir daha gelmeyeceğim buraya bu yaptığınız nedir diye tüm herkes duyacak şekilde bağırıp çağırıp tepsiyi atıp gidebilirsin.
Çekingensen korkularını kontrollü yaşamalısın.
Hiç bir şey bilmiyorsan bir doktor dosyası kağıt kalem al sokakta insanlarla rastgele konuş. Bir araştırma için bir kaç soru sorabilir miyim de.
Bu test ve görevleri dikkatli tasarlaman lazım.
McDonald yerine başka bir yerel restoran seçersen döverler seni bak.
AVM içinde bir restoran veya kalabalık mekanlar olmalı.
Oralarda dene bu senaryoları, güvende olursun.

Peki bu kişinin fiziksel sorunları varsa (kol bacak kopması değil) ve bu yüzden kendinden ve hayattan bıkmış durumdaysa, intiharın eşiğindeyse ve hiç kız arkadaşı olmadıysa ne yapmalı? 

 

Link to comment
Share on other sites

6 hours ago, aFikir said:

Peki bu kişinin fiziksel sorunları varsa (kol bacak kopması değil) ve bu yüzden kendinden ve hayattan bıkmış durumdaysa, intiharın eşiğindeyse ve hiç kız arkadaşı olmadıysa ne yapmalı? 

 

Bunların olmazsa olmaz şeyler olduğunu bilmiyordum.
İnsan toplumu bir gece kulübü gibidir.
Kapıda damsız girilmez kuralları, takım elbise şartları, tipin nasıl olması gerektiği gibi bir sürü ön koşul sunar bu toplum.
Genelde Nasreddin Hoca fıkrasında denildiği gibi hepsi "ye kürküm ye" felsefesinde odaklıdır.
Bak işte Kardashian'lara?
Para harcamalar, konforlar, şımarıklıklar, lüks, göz önünde olma
Toplumlar genelde hastadır ve bunun gibi şeylerle beslenir.

Ama o keşmekeşin içinde kendi dünyasını kuranlar da var.
Mesela instagram'da, facebook'ta, twitter'da doğaya zarar vermeden yaşayanlar, ekolojik yaşayanlar, vejetaryen yaşayanlar vs vs
Bunları niye örnek veriyorum?
Bu insanlar toplumu olduğu haliyle kabul etmiyor, kendi dünyalarını dayatıyorlar.

Sen toplumun seni mutlu etmesini beklersen hayal kurmuş olursun.
Toplum kimseyi mutlu etmez.
Ona mecbur hisseden herkesi kullanır, sömürür,
Kendi prensiplerini, kendi zevk aldığın, onurlu yaşam, mutlu yaşam dediğin şeyleri tespit etmeli ve öyle yaşamalısın.
Yeri gelir beraber çimlerde çöpleri temizleyip orayı yemyeşil yaptığın arkadaşınla birlikte bölüp yediğin bir simit, bütün bir ömre bedel mutluluk verir.
Toplum neyi nasıl görüyor boş ver.
Bunlara kafayı takarsan bir şey elde edemezsin.
Bırak toplum sana amaç bulmasın, sen kendi amacını bul.

Eğer bir vazoysan ve kırıksan, o zaman yukarıdaki dediklerin geçerli.
İnsansan, aklını, hayallerini, kullan.
Yani en saçma haliyle 10 tane tuval al, 10 tane çöp adam resmi çiz üstüne parkta, sokakta diz sıraya sat
Bırak zabıtalar kovalasın, ne olacak ki?
Hayat çok güzel arkadaşım, ama onun güzellik tarifini toplumdan alma, başkalarından da alma, ben den de alma.
Bir kedinin bir köpeğin sana sevgiyle sürtünmesini sağlıyorsan, insanların tebessüm etmesini sağlıyorsan, doğru huzurlu bir dünyada geziniyorsun demektir.
Karamsarlığı bırak.


 

Link to comment
Share on other sites

10 saat önce, aFikir yazdı:

Peki bu kişinin fiziksel sorunları varsa (kol bacak kopması değil) ve bu yüzden kendinden ve hayattan bıkmış durumdaysa, intiharın eşiğindeyse ve hiç kız arkadaşı olmadıysa ne yapmalı? 

 

Kız arkadaşı yok muymuş? Vah vaaaah, çok üzüldüm.:D

Yahu, atalarımız ne demişti? Beterin beteri var!

Bu açıdan bakmayı denediniz mi? Zannetmiyorum.

Fiziksel sorunları olsun, hayattan bıkmış olsun ve hatta hiç kız arkadaşı olmasın. N´olmuş yani?

Bu hayatta tedavisi mümkün olmayan hastalıĝa yakalananlar var, bu hayatta kör ve saĝır olanlar var, bu hayatta kötürüm olan insanlar var. Var oĝlu var.

Yürüyebiliyor musunuz, iyi görüyor musunuz, duyuyor musunuz? Bunlara olumlu cevap verebiliyorsanız, iyisinizdir. Gerisi hikaye.

Mesela ben 10 sene evvel kanser hastalıĝına yakalanmıştım. Lan dedim, ya ben seni nakavt edeceĝim ya da sen beni nakavt edeceksin. Hâlâ yazıyorsam eĝer, kimin kimi nakavt ettiĝi ortada.

 

  • Thanks 1
Link to comment
Share on other sites

7 saat önce, kavak yazdı:

Kız arkadaşı yok muymuş? Vah vaaaah, çok üzüldüm.:D

Yahu, atalarımız ne demişti? Beterin beteri var!

Bu açıdan bakmayı denediniz mi? Zannetmiyorum.

Fiziksel sorunları olsun, hayattan bıkmış olsun ve hatta hiç kız arkadaşı olmasın. N´olmuş yani?

Bu hayatta tedavisi mümkün olmayan hastalıĝa yakalananlar var, bu hayatta kör ve saĝır olanlar var, bu hayatta kötürüm olan insanlar var. Var oĝlu var.

Yürüyebiliyor musunuz, iyi görüyor musunuz, duyuyor musunuz? Bunlara olumlu cevap verebiliyorsanız, iyisinizdir. Gerisi hikaye.

Mesela ben 10 sene evvel kanser hastalıĝına yakalanmıştım. Lan dedim, ya ben seni nakavt edeceĝim ya da sen beni nakavt edeceksin. Hâlâ yazıyorsam eĝer, kimin kimi nakavt ettiĝi ortada.

 

 

Alıntı

Neyse ki, Hawking bekar yaşam tarzını benimsemiş gibi görünüyordu. Yıllar boyunca striptiz kulüplerinde hemşire ve asistanlardan oluşan bir ekiple görüldüğü bildirildi.

 

Hawking'in ölümünün açıklanmasından sadece birkaç saat sonra, İngiliz gece kulübü sahibi Peter Stringfelfellows, 2000'lerin başında beyefendiler kulübü Stringfellows'ta çekildiği bildirilen Hawking ile bir fotoğrafını yayınladı.

Hawking ile bir görüşmesini hatırlatan Stringfellow, 2012'de Mirror'a fizikçinin dışarıdayken kara delikler veya sicim teorisi hakkında konuşmaktan rahatsız olamayacağını söyledi.

"Gidip kendimi tanıttım ve dedim ki, 'Bay Hawking, sizinle tanışmak bir onur. Bir ya da iki dakikanı ayırabilirsen, seninle evren hakkında sohbet etmeyi çok isterim," dedi Stringfellow, Hawking'e. "Sonra biraz duraksadım ve şaka yaptım, 'Yoksa kızlara bakmayı mı tercih edersin?' "
 

"Bir an için sessizlik oldu ve sonra cevap verdi: 'Kızlar.' "

Ancak onu en iyi tanıyanlar için, karşı cinse olan hayranlığı sürpriz olmazdı. 2012 yılında New Scientist ile yaptığı röportajda Hawking, günlerinin çoğunu özellikle bir konu üzerinde düşünerek geçirdiğini itiraf etti.

Stephan Hawking gibi ünlü ve zengin değiliz .:)

Link to comment
Share on other sites

14 dakika önce, TAO yazdı:

Stephan Hawking gibi ünlü ve zengin değiliz .:)

Kanuni Sultan Süleyman'ın padişahlığı boyunca gut hastalığı çekmesi aklıma geldi.

Alıntı
  • Halk içinde devlet kadar itibarlı bir başka şey yoktur ama, dünyada bir nefeslik sıhhat gibi saadet ve zenginlik olmaz.

https://tr.wikiquote.org/wiki/I._Süleyman

 

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...