Jump to content

Diktatorun Kürt "Ayrimciligi"


evrensel-insan

Recommended Posts

Bilindigi gibi Diktatorun su anki guncel gundemi, Diyarbakir'daki kendine oy avciligi politikasidir.

 

Su an haftasonu itibariyle, Diyarbakir'da Diktator, Barzani, S.Perver ile birlikte bir toplanti gosteri yapmaktadir.

 

Diktator Barzani'yi neden Diyarbakir'a cagirmistir?

 

Diktator "kurd birligi" altinda dusunmeyip neden PYD'yi BDP'yi Kandil'i "es gecmistir?"

 

Barzani ile birlikte, Turkiye bunyesindeki kurd varligina nasil bir politik "cozum" dusunmektedir?

 

Diktator'un bu girisiminin altinda, emperyalizmin "kuzey kurdistan" i mi, yoksa, secimlerde diktatorun kendisine verilecek oylar mi on plandadir?

 

Eger dikkat edilirse, su siralar diktatorun kendi islam politikasinin orta dogu temelli sunni icerigi ve bu temeldeki sunni seri teroristlere yaptigi yardim ve yataklik on plana cikmamakta ve hatta "vazgecildigi" dusunulmektedir.

 

Diktator, Suriye uzerindeki politikasindan ve o bolgedeki terorizmi desteklemekten vaz mi gecmistir?

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1172-medeniyetler-politikasi-ve-turkiyenin-yeri/

 

Kisaca diktator su an Diyarbakir'da nasil bir oy alma politikasi gutmektedir?

 

Bu politikada, Turkiye cografya temelli kurd varligina neler dusmektedir?

 

Ocalan'in "bagimsizligi" "dagdakilerin sehire inmesi" ve aktif politikaya karismasi, her turlu teror temelli af ve ozgurluk bunlar diktatorun politikasi arasinda var midir?

 

Kurd halkinin diktatorun politikasindan elde edecegi nedir? Butun bunlar kurd halkinin oylarini almaya yetecek midir?

 

Diktator'un "basarisizligi" genelde komsular uzerinden guttugu dis politikadadir. Yani komsular bitmis, 0 komsu kalmistir.

 

Buradaki ana sorun diktatorun kendi otokrasisi ve kendi politiukasini vesayet olarak getirmesi ve kendini "kaf daginda gormesidir"

 

Bu genelde tecrubesizlikten, bilgisizlikten, egoizmden ve kendini begenmislikten kaynaklanir.

 

Bu da maalesef bireysel degil, bir devlet ve polis teroru sahibiyeti/hakimiyeti temelindedir.

 

Diktator bu otoriterligi yuzunden, iceride cemaati disarida da komsulari karsisina almistir.

 

Iceride her turlu oyu alma adina politika guderken, hakimiyetini polkis devleti uzerine kurmustur.

Bu temelde de kendi kisisel istemi olan sunni musluman kardesler temelli bir rejim hedefi ortaya cikmistir.

 

Bu hedef ne cemaatin ne de ABD'nin hedefi degildir. Cunku onlar diktatorun halki karsisina almasini politik yanlis olarak algilamaktadir. Diktator ise otokratik olarak kendi "muhafazakar" yapisini topluma dayatmaktadir.

 

O yuzden de toplumu ve her turlu politikayi kendi politikasi ve kendi politikasi olmayan olarak ayristirmakta kendininkini mesru, kendi disinda kalani gayri mesru ilan etmektedir.

 

Kurdlerin kendi milliyetci temelli tarihe bakis acilarinda "Ataturk'un kendilerini kullandigi" izlenimi yaygindir.

 

Eger bu izlenim bilincli degil de, bundan bir tecrube elde etmedilerse, ayni kandirmaya/kullanilmaya bugun diktator eliyle dusmeleri kacinilmazdir.

 

Diktator kendi politik cikari disinda kurtlere bir sey saglayacak ta verecek te degildir. Buradaki kullanim ve kandirmaca da oy avciligi temelindedir.

 

Ayrica her turlu kurd temelli otorite tartismasi ve idari siyasi tartisma ve sekillenmenin, kurd halkina yarar olarak saglayacagi bir sey de yoktur.

 

Bunun en belirgin temeli hak ve ozgurluklerdir.

  • Like 2
Link to comment
Share on other sites

Bu son iktidar doneminde, artik algisi ve bilinci acik olan herkes; diktatorun politikasinin ayrimcilik ve ayristirma/kutuplastirma oldugunu algiladi.

 

Bunun bilhassa su son bir senede ornekleri o kadar cok ki saymakla bitmez. En son ornegi insanoglu turunun fiziki farktaki iki cinsini "kizli/erkekli" olarak ayirmisti.

 

Butun bu ayrimciligina, yine T.C.tarihinde bir ilk olarak yeni bir ayrimcilik ekledi.

 

Daha ulke ve toplumu, sosyo-etik fark olarak milli temelde kurd varligini tamamen icsellestirememis ve hala tartisirken; diktator, yeni bir ayrimciliga KURD AYRIMCILIGINA imza atti.

 

Aslinda hem ulke ici diktatorlugunu ve otoritesini korumak ve kabul ettirmek adina, bu yaptigi son ayrimcilik; tamamen kurd varliginin yogun oldugu cografyada alinacak oy potansiyeline dayaniyor.

 

Daha bir ay once "demokratiklesme paketi" adi altinda kurd varligina hic bir sey vermeden cok sey vermis gibi gorunerek, ya da vereceginin izlenimini yasatarak yaptigi girisim ile, henuz Anayasa ortada oldugu gibi dururken ve kurd varligi resmi hic bir icerik kazanmamisken; kurd varligini politik olarak temsil eden, politik hareketler temelinde, diktator sadece Barzani'yi secti.

 

PKK, PYD, BDP, KCK, Kandil ve A. Ocalan bu secimde geri planda kalmis gibi gozukuyor.

 

En azindan diktatorun konusmasindan tum kamuoyu algisi "kurd politik hareketini" ayirdigini gordu.

 

Cunku diktatorun bu govde gosterisi, yukarida adi gecenleri pek memnun etmedi. Ustelik sanki diktatorun bu guttugu ayrimci politika, turkiye bunyesindeki kurd varligina bile yonelik degildi.

 

Bilindigi gibi klavye'ye ayni pakette giren "q,w, x" harfleri de aslinda ses olarak turkce de bir yenilik degildi.

 

Mesela, Kurd, turk, hukumet, hukum, kumes, kulah v.s. gibi k'nin u ile desteklendigi kelimelerde, k nin cikardigi ses, zaten q dur.

 

W ise kuvvet, van, v.s. gibi dudaklar kapanmadan cikarilan v sesidir.

 

X ise bilindigi gibi "ks" birlikteliginin sesidir.

 

Bu acidan eger "dagdakiler inecek ve cezaevleri bosalacak" ise; burada kurd varliginin tanimi temsili her turlu hak ve ozgurlugunden ziyade, eger uygulanir da sonuc verirse, terorun sesinin kesilmesi olarak yansiyabilir.

 

Yalniz PKK durumdan pek memnun degil ki, bir kac gundur bir hareketlenme yasaniyor.

 

Suriye'de rejimin teroru destekleme eliyle sona erdiginden, PYD'de diktatorun alani disina dusmus durumda.

 

Bilindigi gibi kurd varligi bes farkli ulke ve topluma bolunmus olup, bu bolunmuslugu; sirf kendi ile Ermenistan arassinda kendine taraf bir politik "kurdistan" kurma amacli Israil' in ve basta ABD olmak uzere emperyalizmin destekledigi zaten BOP projesidir.

 

Kurd varligini kurd halkinin evrensel hukuk insan haklari temelindeki hak ve ozgurluklerin yasama gecmesi acisindan, bu politik cikar disinda bir seyler beklemek, safdilliktir.

 

Sonucta halki ezenin ve kendi politik cikari ugruna harcayan ve kullananin kendi sosyo-etik milli tarafindaki olmus olmasis, halk acisindan pek de bir seyi fark ettirmez.

 

Dolayisi ile dun Diyarbakir'da olanlar ve de BOP temelinde olacak olanlar, sadece politik ekonomik v.s. cikar amaclidir. Hem Turkiye'de hem de geri kalan dort ulkede.

 

Her bes ulkedeki kurd halkina birseyler saglayacagi da dusunulemez.

 

Cunku her hangibir halk digerlerine sosyo-etik ustunluk ya da hakimiyet sagladikca, boyle bir devlet ya da hukumet; ne cagdastir ne de ozgur bireyler yetistirebilir.

 

Bakalim bu Diyarbakir "cikisi" onumuzdeki gunlerde neler getirecek?

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...