Jump to content

Determinizm/Ozgur Irade Iliskisi/Celiskisi-Sorgulama/Qua Felsefesi


evrensel-insan

Recommended Posts

Asagida felsefi olarak yukarida adi gecen her iki kavram arasindaki "iliski/celiski" temelinde; tum felsefi algilar aciklanmistir.

Kombinasyon olarak, ozgur irade ile determinizm arasinda 4'lu iliski/celiski saglanabilir.

Bu iliskiler/celiskiler;

Determinizm, temelli olarak;

Fiziksel determinizm vardir

Fiziksel determinizm yoktur.

Ozgur irade olarak;

Ozgur irade mumkundur

Ozgur irade mumkun degildir.

Yukaridaki karsitlik temelinde felsefi olusumlar ve algilar;

Fiziksel determinizm vardir/ozgur irade imkansizdir- Koyu/kati determinizm

Fiziksel determinizm vardir/ozgur irade mumkundur-uygunluk/bagdasma

Fiziksel determinizm yoktur/ozgur irade imkansizdir- koyu/kati uygunsuzluk

Fiziksel determinizm yoktur/ozgur irade mumkundur- liberteryenizm

Determinizm- Doğa'daki her olayın, dolayısıyla insanın tüm faaliyet ve davranışlarının kendi iradesi dışında seyreden bazı faktörlere tabi olduğunu ileri süren teori, gerekircilik

Özgür irade, kişinin eylemlerini, arzu, niyet ve amaçlarına göre kontrol altında tutabilme ve belirleme gücüdür. Kişinin belli eylem ya da eylemleri gerçekleştirmede ser*gilediği kararlılık; belli bir durum karşısın*da, gerçekleştirilecek olan eylemi, herhangi bir dış zorlama ya da zorunluluk olmaksı*zın, kararlaştırma ve uygulama gücü; eyle*me neden olan eylemi başlatabilen yetidir.

Libertianizm-

A political philosophy maintaining that all persons are the absolute owners of their own lives, and should be free to do whatever they wish with their persons or property, provided they allow others the same liberty

Herkesin kendi hayatinin kesin sahibi oldugunu ve baskalarina ayni ozgurlugu tanidiklari surece de, kisileri ve mulkleri ile istedikleri her seyi yapabileceklerini
soyleyen politik felsefe.

an ideological belief in freedom of thought and speech

Dusunce ve ifade ozgurlugu oldugunu soyleyen,ideolojik inanc

belief in liberty, belief in a person's right to think and act freely; belief in free will

Ozgurluge inanc, kisilerin serbestce dusunme, davranma hakkina inanc, ozgur iradeye inanc

Evet simdi herkes kendi algi bilgi bilinc ve secimi ile; kendine uygun olani secsin ve neden onu sectigini aciklasin.

Bunun kisice bilinmesi farkindaligi ve uygulanmasi; her bir kisinin kendini ne olarak algiladiginin da bilinmesi olacaktir.

Aslinda konu felsefi olarak ve de dini, etik, hukuki ve bilimsel olarak cok onemlidir.

Cunku herkesin kendi yasam ve iliskisini belirlemede ve uygulamada ivedi oneme sahiptir.
 
Yukaridaki kombinasyonlardan cikan farklari, her bir fark olarak acikliyalim.

Buradaki farklarin ilk ayrimi; "Uyum" temelindedir.

Determinizm ile ozgur irade arasinda bir uyum olmadigini savunanlar;

Metafizik (felsefenin varlik dalini inceleyen kolu olarak) libertianistler- Felsefi olarak, determinizmin olmadigini ve az da olsa ozgur iradenin olabilecegini savunurlar.

Bu konudaki ornek filozoflar; Peter van Inwagen, Robert Kane, Robert Nozick,[6] Carl Ginet, Hugh McCann, Harry Frankfurt, E.J. Lowe, Alfred Mele, Roderick Chisholm, Daniel Dennett,[7] Timothy O'Connor, Derk Pereboom, and Galen Strawson.

Koyu deterministler- "fiziksel determinizm vardir ve ozgur irade imkansizdir" i savunurlar.

Koyu uygunsuzlar- "determinizm olmamasinin da, ozgur irade ile uyusmadigini ve her iki durumda da ozgur iradenin imkansizligini" savunurlar.

Diger fark ta "uyum" un uyumlu oldugu uzerinedir.

Bunu savunanlarin genel tanimi; "ozgur iradeyi tanimlayanlarin bu tanimi determinizme baglamadan, determinizmi referans almadan" yaptiklaridir. Cunku onlar, determinizmin ozgur irade ile uyumlu oldugunu savunurlar.

O yuzden uyumdan yana olanlar, koyu deterministler ile libertianistler arasindaki "determizmin ozgur iradeye karsitligi" uzerindeki anlasmazligi "sahte cikmaz" olarak degerlendirirler.

Sahte cikmaz- Kisaca griyi gorememe ve iki karsit (siyah&beyaz) uc arasinda kalma. esnek empatik arabulucu v.s. olamama. Yani kendini "catc 22" ile cikmaza sokma. Kisaca paradox olma durumu.
 
 

 

Link to comment
Share on other sites

Benim bu konudaki bireysel gorusum ve bunun evrensel-insan zihniyeti aciklamasi asagidadir.

Yukaridaki aciklamal ve secenekler temelinde, ben ozgur irade ile determinizm arasinda bir uyum oldugunu savunanlardanim.

Yani; Fiziksel determinizm vardir/ozgur irade mumkundur-uygunluk/bagdasma (Compatibilism)

Inancsal-Bilissel Determinizm-Kararlilik/Belirlilik

Dunya genelinde ingilizce kokenli bir kavram olarak kullanilan determination/determinizm'in Turkce en uygun ve tutarli esanlamlilari; kararlilik ve belirliliktir.

Burada iki turlu yanlis algi vardir. Birinci yanlis algi, ozgur irade ile kararlilik/belirliligin karsi karsiya getirilmesi ve birinin digerine karsi olarak sadece birine indirgenmesidir.

Ikinci yanlis algi ise ozgur iradedeki "ozgur" algisindadir. Buradaki "ozgur" algisi liberal temelli degil, free temelli "serbest" anlamindadir.

Buradaki serbestlik, kisinin dusunce ve davranisindaki herhangibir kararinda ve belirliligindeki yanasimin tamamen kendi kendilik bilinci ile olmasi ve kendi disinda baska bir yerden etki zorlama, mudahele v.s. yasamadan yaptigini kendi bilinc ve farkindaliginda yapmasidir. Yani kisi serbest olarak dusunme ve davranma durumundadir ve bunun kararliligini ve belirliligini sergilemektedir.

Iste basta bu sekildeki bir algi kararlilik/belirliligin ozgur irade ile celismedigini aksine; buradaki serbestligin zaten kararlilik ve belirlilik ile ortaya kondugunu gostermektir.

Insanoglu turu biri eger kendilik bilisselligine numenal yeti kullanim ve paylasimi olarak erismemis ise; dogal zihniyetin bunyesinde gosterdigi kararliligi ve belirliligi; gorunurde kendi gosterimi olarak gozlem verse de; geri planda onun beynine degil; onun inancina, ideolojisine ve ozgur irade karsiti indirgemeci bilincaltisartlanmisliginin alisilagelmis dusunce ve davranisina dayandigi algilanir.

Sonucta dogal zihniyetin determinizminde, zaten insanoglu bilinc ve farkindaligi yer almadigindan kisi goruntusu ile ortaya konan determinizm, kisinin ozgur iradesi degil; aksine kendini yonlendiren ve yoneten numenal yeti degerlerinin yonlendirim ve yaptirimidir.

Genelde bu tip kendilik bilisselliginden yoksun, determinizm; metafizigin varliksal ve fizik otesi ve de etigin her turlu numenal yeti degerlerinde ideolojik inanncsal bir dogru olarak yansir.

Nihilizm ile ortaya cikan kendilik bilincinin turselligi icermeyen, ben, bencilik, bencillik, bananecilik ve bireycilik temelli ve ozgur irade icerimli determinizmi ise, sadece egosal, akilci ve duygusal temeldedir. Yani kisi bir yerde kendine kisilik ve kimlik degeri yaptigi numenal yeti veri ve tabularini ya kendince dislamis, ya kendince anlam ve iceriklendirerk, kendiher turlu bireyci cikari adina sahiplenmis ve sabitlemistir.

Tursellikten yoksun bu ben temelli bilinc ve farkindalik bireyci akilciligin egosal ve akilci sadece kendi cikarini gozeten bir tezahurudur.

Burada inancsal determinizm ile mukayese edildiginde birinin ayni deger temelinde degeri, digerinin ayni deger temelinde kendi birinin cikarini dile getirdigini algilayabiliriz.

Buradan da kendilik bilisselliginden yoksun, inancsal determinizm ile tursel bilissellikten yoksun ben bilincinin ayni degeri ya deger ya da birey cikarinda ortaya koydugu gorulur.

Bilissel determinizxm de ise; hem ozgur irade varligi hem kendilik bilisselligi varligi bireyi sosyo-psikolojik temelde ve yasam ve iliskideki karsilikli alis veriste tursel anlam ve icerikte dusunce ve davranisa iter. Buda, bu temeldeki bilisselligin kararliligi inancsal ve bireyci determinizm acisindan noncognitive bir algi verir.

Bilissel determinizmin bir yonu de bilimsel ve bilgisel temeldeki yanasimdir. Hem olgusal gecerliligin gozlemsel yanlislanabilirlige kadar ki determinizmini tasir, hem bu determinizmin yanlislanabilirligi temelinde ozgur iradeyi getirir, hem de gozlemsel yanlislanabilirlige belirliginin gecerliliginin mutlak olmadigi algisini verir.

Inancsal determinizm, kisiyi aklinin ic ve dis savasimina ustelik kendi varligi olmadan koyarken, benci determinizm, kisiyi turune yonelik bir ustunluk egosuna sartlandirir.

Bilissel determinizmin tursel butunlugu ile bilimsel determinizmin gecerlilik ve yanlislanabilirliligi de; numenal insanlasma yolunda hem bireyi ozgur iradeli olarak gelistirir, yeniler; hem de bilimi metafizigin o mutlakci, kesinlikci, tekci, ilkci akilciliginin inancindan korur.

Tum bu aciklamalar isiginda hem determination/determinizmin ozgur iradeye ters dusmedigi, yani "ya o ya oteki" tercih zorlamasini icermedigi; hem de numenal insanlik temelli bilimsel ve tursel determinizmin; inanbcsal ve birsel determinizmin sahipli, sabit, cikarci ve kendilik bilisselligi ve turselligi tasimayan yonunu algilamak ve kisinin kendi devrimci sorgulamasi ile kendine numenal insanligi kazandirmasini saglamasinin onu acilmis olur.

 

Link to comment
Share on other sites

  • 2 ay sonra...

Ben biraz irdeleyerek katkıda bulunmak istiyorum:

Belirlenimcilik ilkesi olmasa, bilim geçmiş olayları tam olarak anlama ya da gelecekteki olaylar hakkında

öngörüde bulunma çabasına girişmezdi. Bu da bilimin mutlak determinizme inandığını göstermiyor mu? 

En azından bu inancı yanlışlayacak bir olgu saptayıncaya kadar.

Nöroloji de ise yaygın olan görüş benlik algısının illüzyon olduğu, içeride ben diye bir kimsenin bulunmadığı yönündedir. Eğer bir ben yoksa kimin iradesinden söz edebiliriz. Benim düşünceme göre sanal da olsa bir

benlik vardır ve bu nedenle sorumluluğu yüklenebilecek bulanık özgürlükten söz edilebilir.

Ve bu özgürlük (bulanık ya da değil) mademki determiniist ilkeler sonucunda ortaya çıkmıştır, bu da yeni

bir determinist ilke anlamını taşır, determinizme karşıt bile olsa determinist ilkelerden doğmuş üst bir ilke olacağından bu özgürlük te yeni bir belirleyici ilke olarak kendini ortaya koyar ve bulanıklığı oranında bu ilke

de bulanık determinist bir ilke olmuş olur. Bu durum da; tıpkı bulanık özgürlük gibi, determinist ilkelere bağlı kalınarak determinizmi bulanıklaştıracak şu an için bilemediğimiz başka ilkelerin de olabileceğini düşündürüyor.

Link to comment
Share on other sites

Ben biraz irdeleyerek katkıda bulunmak istiyorum:

Belirlenimcilik ilkesi olmasa, bilim geçmiş olayları tam olarak anlama ya da gelecekteki olaylar hakkında

öngörüde bulunma çabasına girişmezdi. Bu da bilimin mutlak determinizme inandığını göstermiyor mu? 

En azından bu inancı yanlışlayacak bir olgu saptayıncaya kadar.

Nöroloji de ise yaygın olan görüş benlik algısının illüzyon olduğu, içeride ben diye bir kimsenin bulunmadığı yönündedir. Eğer bir ben yoksa kimin iradesinden söz edebiliriz. Benim düşünceme göre sanal da olsa bir

benlik vardır ve bu nedenle sorumluluğu yüklenebilecek bulanık özgürlükten söz edilebilir.

Ve bu özgürlük (bulanık ya da değil) mademki determiniist ilkeler sonucunda ortaya çıkmıştır, bu da yeni

bir determinist ilke anlamını taşır, determinizme karşıt bile olsa determinist ilkelerden doğmuş üst bir ilke olacağından bu özgürlük te yeni bir belirleyici ilke olarak kendini ortaya koyar ve bulanıklığı oranında bu ilke

de bulanık determinist bir ilke olmuş olur. Bu durum da; tıpkı bulanık özgürlük gibi, determinist ilkelere bağlı kalınarak determinizmi bulanıklaştıracak şu an için bilemediğimiz başka ilkelerin de olabileceğini düşündürüyor.

Burada determinizmden ne algilandigina bagli, buradaki algi ideolojik inancsal bir saplantinin uzerinde israr etme ya da illa onun dogrulugunu bikr cesit ortaya koyma anlaminda degildir.

 

Buradaki determinizm, yapilanin bilisselligi kararliligi azmi ve de yonteminden sapmama kendini koruma anlamindadir.

 

Bilim ne yapar, gozlemler, bulur, teori ortaya atar bunu test eder deneye tabi tutar ve herkesin tartismasiz algiladigi olgusunu ortayas koyar ve de bu olguyu yine gozlem ile yanlislanabilir kilar.

 

Yani buradfa ne bir kalicilik, kesinlik, mutlaklik v.s. de suphe de sozkonusu degildir.

 

Benim bu sitede bunu aciklayan basligim var.

 

Yani boyle bir determinizm ancak akilci inancsal ve ideolojik olan determinizmdir.

 

Bilimde ise gecerlilik ve de yanlislanabilirlik soz konusudur. Zaten oyle olmazsa bilim de dogmalasir, inancsallasir ve ideolojilesir ve degisime ugramazdi.

 

Iste bilimi diger yontemlerden de farkli kilan budur.

 

Yani determinizmi, bilimsellikten sapmamaktir.

 

Benlik ozgurluk serbestlik v.s. gerci ben bunlari sitede acikladim.

 

Yine acikladigim, insanoglunun bir vucudu beyni ve zihni vardir bir de bunlarin butunu olan kendi vardir.

 

Iste kavramsal bilgi ve ortaya koyum ya da dile getirim, bu butunluktur.

 

Burada kendi kisminda kalanin kendini yonlendirmesi ve yonetmesi bilincsizlik, bireysizlik, bilincalti ve dogumdan itibaren alinan her bir degere kendinin harfiyen uymasi ya da en fazla karsi gelmesidir.

 

Halbuki bilincli bir birey; vucudunu beynini zihnini kendi sorgulamalari ile kendi yonlendirebilir ve de yonetebilir. Yani kendinde olanlardan kendi soz sahibi olabilir.

 

Iste serbestlik te, serbest irade de budur.

 

Yadi kisi kendi, kendi zihnindeki degerleri sorgulayabilir, degistirebiler onlardan kurtulabilir, yerine yenilerini koyabilir. Aksi zaten yasamin kisi tarafindan yasanmasi degil; verilenler temelinde kisinin yasatilmasidir.

 

Ozgurluk ise farkli bir seydir. Kisiden ziyade, kisinin icinde bulundugu ortamin ona sagladigi olanaklar ile ilgilidir.

 

Yani kisinin ne soyleyeceginin, ne yapacaginin, hangi degerleri hakki olarak uygulayacaginin ortam olarak ona taninip taninmamasidir ozgurluk.

 

Bir yerde politikm cikar temellidir. Hatta duygu/akil somuruludur.

 

Burada da determinizme deginmissin.

 

Istersen sen, determinizmden ne algiladigini ve neye gore determinizme ne anlam ve icerik verdigini dile getir, ben de ona gore senin ne algiladigin temelinde yanit vereyim.

 

 Ozgur Irade ve determinizm ideolojik inancsal ve izm temeli olarak biri birine zittir ve biri varsa oteki yoktur.

 

Halbuki oyle degildir. Ikisi de bireyin bilinc ve farkindalik temelli dusunce ve davranis temellerinin birer kavramidir. 

Link to comment
Share on other sites

Evet

Determinizm ve özgür irade inançsal ve ideolojik temelde alınırsa birbirine zıttırlar.

Ama bilimsel ve bilişsel temelde bu zıtlık ortadan kalkıyor ve ikisine de yer açılıyor.

Yani konunun bilimsel temeli mutlakçılıktan kaçınmak:

Determinizim vardır ama bilimsel determinizmdir mutlak değildir.

Özgür irade de bilimsel temelli ele alındığında mutlak olarak özgür irade yoktur denilemez.

Link to comment
Share on other sites

Aynen. Iste ozgur iradeyi algilayamayanlar, insanoglu varliginin niteliklerini algilayamayanlardir. Basta maddecilerdir.

 

Dinciler de sadece gostermelik Allah'larinin emrinde bir iradeden bahsederler.

 

Determinizm ise, birey bilincinin ve ne yaptigini bilme bilisselliginin kararliligidir.

 

Bilimde mutlak olamaz, oldu mu bilim inanc ya da ideoloji olur.

 

Yani mitlak gozlemci degil; akilci algilamasdir.

 

Ben bu iki farkli algilama ile ilgili yazdim.

 

Siteden bulabilirsin.

 

Insanoglunun algisi ile ortaya attigi her bir kavramsal bilgi zaten vardir.

 

Bunun varliksal tartismasi ise, metafiziktir.

 

Bilgi olarak vardir.

Link to comment
Share on other sites

Olabilir, determinism inancin ideolojinin izmin v.s. dogmasi iken; bilincin gostergelerinden biridir.

 

Zaten tek duze dusunen ideoloji inanc ve izmler; bu farki goremez.

 

Inancta da determinism yoktur.

 

Biri determinizmini izmine, digeri tanrisina verir.

 

Ikisinin ortak noktasi akilciligi ve insanoglu varliginin farkindasizligidir.

Link to comment
Share on other sites

Akildan uzak olamazsin. Cunku akil zihnin ve bilimin soyutu olan teori v.s. nin bir urunu.

 

Burada onemli olan, akil ile gozlemi teori ile olguyu birlestirebilmek.

 

Bilim somuttan soyuta;

 

Inanc, ideoloji, izm v.s. soyuttan somuta gider.

 

Yani bilimi somut, digerlerini soyut belirler.

 

Cunku akilciligin bilimsel olmayan soyutunu tek dogrulamak inanc ve ideoloji ile olur.

 

O da sadece dogrulayan icin gecerlidir ve yanlislanamaz.

 

Bilimin dogrulamasi ise olgudur ve gozlem verir, yine gozlemle de yanlislanabilir.

 

Klasik metafizik varliga dayali eski bilim, sadece ispat ederdi. Yani bilimi gelistirmez ve ayni inanc ideoloji gibi, ispat mutlagina teslim ederdi.

 

Iste o yuzden herhangi bir akilci one surumun mantiksal gozlem verme olasiliginin olup olmamasi olcuttur.

 

Mesela "hersey maddedir, madde tek, ilk ve mutlaktir"

 

Soyleminde "hersey, tek, ilk, mutlak" gozlem vermez. Yani bilimsel degildir.

Link to comment
Share on other sites

Iste o yuzden soyutlama ile soyutculuk farklidir. Birinin bir dayanagi vardir, digeri hayal urunudur.

 

O yuzden soyutlama yaparken idealizme sapmadan bilimsel olmak, oldukca zordur.

 

Bu bilimsel bilisselligin duzeyine ve de bilimin bilisselligine baglidir.

 

Bir nesnenin herhangi bir özelliğini diğerlerinden ayırarak tek başına ele alan ansal işlem felsefede soyutlama olarak adlandırılır.Bir bilgi yöntemi olarak, soyutlamayı insan zihni yapar.

 

Gerçekte soyutlama, bilme sürecinde zorunlu bir yöntemdir. İdealizme düşmeksizin gerçekleştirilen soyutlama, bilimsel soyutlamadır. Kavramlar, soyutlamalarla elde edilirler. Ama nesnel gerçeklerle denenir ve doğrulanırlar. Soyut kavram ve düşüncelerin hakikiliklerinin ölçütü insansal pratiktir. Soyutlamada aşırılığa varmaya ya da soyutlamaları kötüye kullanmaya soyutçuluk denir.

Link to comment
Share on other sites

bu gün bir ilk okul arkadaşımla karşılaştım 50 yıl sonra 

şu anda astrofizik profesörü ve okulda ders veriyor 

ve dünyanın çeşitli yerlerinde konferanslara davet ediliyor

ama bu soyutçuluktan kurtulamadığını gördüm şaşırarak

" kardeşim bilim herşeyi çözemiyorki bissürü bilinmeyenler var

  tabii ki aklı kullanark hatta kutsal kitapları da gözden geçirerek de bazı bilinmeyenleri çözebiliriz;

her şeyi de bilimden beklememek lazımmış; çok da katı olmamalışmışız "

yani bilim için bilim de yetmiyor;

bilim insanlarının biraz da felsefe bilmesi gerektiğini anladım. enteresan !? 

Link to comment
Share on other sites

Herseyde oldugu gibi bilimin de bilimsel olan ve olmayan yontemleri ve felsefeleri vardir.

 

Cunku felsefe bir cesit sorgulamali cikarimdir.

 

Iste bilimin bilimsel yontemi de bu sekilde ortaya konur.

 

Buradaki fark; felsefenin mi bilimi, yoksa bilimin mi felsefeyi belirliyecegidir.

 

Iste tum bilimsel olmayan soyutlamalar, felsefenin bilimi yonlenbdirdigini yani felsefi bilimi ortaya koyar.

 

Yukaridaki arkadasinin dusuncesi de bu temeldedir.

 

Halbuki olmasi gereken, bilimin felsefeyi belirlermesidir. Yani bilimsel felsefe.

 

Bilimsel felsefe, bilimin bilimsel olarak kalmasini gelismesini yenilenmesini ve degismesini saglar.

 

Digerleri de tanm tersi olarak akilcilik ile bilimi "asar" inanca ve ideolojiye agirlik verir.

 

Bu konuda sitede oldukca baslik bulabilirsin.

 

Benim bilimsel felsefem, constructive epistemoloji, yani yapilandirmaci bilgi dir.

 

Bugun cogu cevre hem felsefi hem de bilimsel olarak bu dali Kabul eder.

 

Bu baslikta yazilari okuyabilirsin.

 

Yapilandirmaci epistemoloji, ontolojik bakis acisini da sonlandiran bir felsefedir.

 

Bilim kisilerinin aslinda felsefe bilmesi degil; genelde akilciligi gozlemin onune cikarmalari temelinde bilimsellikten saparlar.

 

Tarihte ornegi coktur.

 

Ustelik emperyalist zihniyet bu bilim kisilerini de bilimi sulandirmak Adina koz olarak kullanir.

 

Burada onemli olan bilim kisisinin, kendi bireysel inanc ve ideolojisini bilimsel calismasina katmamasidir.

 

Bunu basarmak ta oldukca zordur.

 

Buradaki akilciligin en buyuk sorunu da, bilim kisilerinin; insanoglu disinda baska bir ozne aramasi ve insanoglu beyninin yetilerini, evrene, dunyaya, dogaya maddeye vermesi ve de burden bir buyuk ozneye (great designer) ulasmalaridir.

 

Bunun sonuncusu "bilim yasalarini tanri yapan" S.Hopking dir.

 

Gecmiste hegel kant Nietzche, Schopenhauer v.s. tanriyi oldurseler bile idealizme sapmislardir.

 

Tam da senin yukaridaki arkadasinin ornegi temelinde.

 

Bilim bilinmeyen ile ugrasmaz, bu akilciliktir. Bilim daimi olarak ortaya cikardigini bildirir. Bilim pozitiftir. Bilimde bilinemez yoktur, bilinemezin algisi akilciliktir.

 

Bilim bilir ve bildirir. Bilim bilmektir.

Link to comment
Share on other sites

çok güzel özetledin doğrusu

eski tabirle

efradını cami ağyarını mani

Tesekkurler. Benim ozetimden daha onemli olan yazilanlarin bilinc acikligi ile algilanmasi.

 

Cunku sabit fikirli ideoloji inanc ve izm ile yatip kalkanlar beyninin alicilarini kendi inandiklari dogrulara kapatmislardir ve sorgulanmazlarini sorgulayamaz ve ezber bozamazlar.

 

Cunku onlar ellerinde olandan memnunlardir.

 

O yuzden de her karsi cikani terslerler, bilincalti ellerinde olani koruma yatmaktadir.

 

Bilgi ve dusunce ile de koruyamayinca direk satasmaya v.s. yonelirler.

 

Tum sitelerde bu gozlemi alman mumkundur.

 

Ustelik kendilerini "bilimsel" algiladiklarindan, seni "bilim dusmani" ilan ederler.

 

Kisaca sadece kendi ufuklarinin kabulu ve reddi vardir. Senin bu ufkun disina cikman, onlarca algilanmaz.

 

Buna noncognitivizm deniyor, yani bilisselsizlik.

Link to comment
Share on other sites

  • 4 hafta sonra...

 

Bu konuda cesitli mantik yurutumleri var;

Eger serbest irade oldugunu dusunuyorsan ve bu konuda determinist isen, o zaman bu oldugunu dusundugun serbest iradeni yasamini yonlendirmede kullanirsin ve bu bu buyuk bir kazanimdir.

Eger serbest iraden oldugunu dusunmuyorsan ve de serbest dusuncen varsa; o zaman yasaminda secenegin olma sansini kullanmayarak bu olanagini red ediyorsun dolayisi ile buyuk kayiptasin.

Eger serbest iraden oldugunu dusunuyorsan ve bu konuda determinist degil isen, kazancin ya da kaybin yoktur, cunku konuda secenegin yoktur.

Eger serbest iraden oldugunu dusunmuyorsan ve bu konuda determinist te degilsen, kazancin ya da kaybin yoktur, cunku konuda secenegin yoktur.

Bu durumda determinism ve serbest iradenin kendinde oldugunu dusunenler, kazanclidir.

Serbest iradesi oldugunu dusunmuyenler bunun determinizmini kendileri disindaki baska bir guce (somut ya da soyut) bagliyorlarsa, ve secim ve de karar haklarini red ediyorlarsa, buyuk kayiptadirlar.

Dolayisi ile determinizm ile serbest dusunurluk biri birine paraleldir. Bu paralelligin olumlusu kazanc, olumsuzu, olan secim ve karar hakkini kullanmamak, kayip; ya da "nasil olsa olacak" algisi ve de "zaten secenegim yok" algisi ile kullanmamak ise ne kazanc ne de kayiptir.

Bu temelde serbest iradenin olup olmamasindan bagimsiz olarak, bir kisi yasamini yonlendirmede kendi karar ve secim hakki oldugunu bilerek yasamali ve her seyde bir secim hakki oldugunu bilmeli ve bunu kullanmali. Aksi yani bunu kullanmamak, kayiptir.

Kisinin yasamina yon verme acisindan;

Ya kazanci, ya kaybi olur, ya da her ikisi de olmaz.

Iste dinde/inancta, bu kaybi kisi;serbest iradenin oldugunu dusunup, determinizmini tanrisina verdigi icin ve de secim karar hakkini kullanmadigi icin kaybeder.

Felsefelerde de sebest iradenin olmadigini dusunerekten, ya tamamen secim ve karar hakkini da kendinde bulmaz ve kullanmayarak kaybeder, ya da determinizmin secimi yerine getirecegini dusunup kazanc ya da kayip yasamaz.

Kisaca konu kisinin determinizmin secim ve karar hakkini kendinde mi yoksa baska seydemi arayacagi onun serbest iradeyi kullanip kullanmamasinin belirleyicisidir.

Kisilerin secim ve karar hakki ve farki oldugu ise bilimsel olarak kisilerin ayni durumda farkli secimler ve kararlara yonlenmesinde gozlem vermektedir.

Yani insanoglunun secim ve karar hakki vardir, bunu oyle ya da boyle kullanmasi; kazanc, kullanmamasi ise kayiptir.

Kullanan yasamini kendi karari ve secimi ile yonlendirebilir, kullanmayan ise yasamini ya inandigina ya da olana terk eder.  
Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...